10 Nisan 2016 Pazar

4. Yaş İçin 4. Kez Çekiliş! #4

Mayıs ayında bloglarımın 4. senesini doldurdum. Kutlamak için geç kalmış olsam da önemli olan geç kalmak değil diyerek her iki blogumda da 4. çekilişimi başlatıyorum. 

Çekiliş sonucunda Pegasus Yayınlarından 1 Nisan 2016'da çıkan Yabancı'yı ve yanında yabancıya çok yakışan siyah bir defteri hediye ediyorum. 

Çekilişi hem her iki blogtan hem de @tersokur hesabımla instagramdan başlatıyorum. Yani blogunuzun olması zorunlu değil. 

1 Mayıs 2016 gecesi çekilişi bitirip yine bu üç yerden de sonuçları açıklayacağım.

Şartlara gelirsek; 

Blog ile katılacaklar; yoruma katıldığınızı belirten bir yorum atarken mail adresinizi de yazmayı unutmayın. :)

6 Nisan 2016 Çarşamba

Kuyucaklı Yusuf | Sabahattin Ali

Sabahattin Ali
Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı: 221

"Bu manasız ve yabancı hayatta bir tek şeye hakikaten sarılmış, hakikaten inanır gibi olmuştu. Bu da karısı idi. Muazzez'in varlığı Yusuf için büyük boşlukları dolduracak mahiyette bir şey değildi, fakat onun yokluğu müthişti. Onun bu kadar sebepsiz yere, bu kadar insafsızca Yusuf'un hayatından koparılması çıldırtacak kadar acı idi. Hayatında asıl aradığı şeyin Muazzez olmadığını biliyordu, fakat Muazzez olmadan bunu aramaya muktedir olmayacağını sanıyordu."
Kuyucaklı Yusuf Türk edebiyatının belki de en romantik kahramanıdır. Hayatın ve insanların zalimliği karşısındaki naif duruşu ile bir yandan trajik bir sona ilerlerken, bir yandan da yaşadığı lirik aşk hikayesinin kahramanı olarak edebiyat tarihinde yerini almıştır.

Diyorum ki; 

Söz konusu Sabahattin Ali ise kitabın diline ve akıcılığına yorum yapmak ne haddime der susarım. Bir kere bile beni bu konuda yanıltmadı ve hayal kırıklığına uğratmadı. Her zaman onun kelimelerinin asil cümlelere dönüşmesini keyifle okudum. Her paragraf sonunda kendimi yavaşlatmaya çalışsam da su gibi akıp gitti.

Yusuf'un hayatının ortasına birden bırakılıyor gibi oldum. Bu ani girişi yadırgamak yerine Yusuf'u daha çok merak ederek devam ettim. Yusuf ile beraber diğer karakterlere geçişi de çok sevdim. Bir an bile sıkılmadan her bir hareketlerini merak ederek okudum.

Kübra karakterinin çok daha derinine inmek isterdim.

Kaymakan Salahattin Bey, en az Yusuf kadar merakımı taze tutan karakter oldu. Ve nedenini anlayamadığım bir şekilde Ali karakterini de sevdim.

Söz konusu Sabahattin Ali'nin kalemi olunca belki ben objektif olamıyorumdur ama her bir cümlesini ayrı ayrı bağrıma basacağım bu güzel adam bir de kitabın sonunu tam da layıkı ile bitirmiş. Bir yıkımla başladı ve bir yıkımla bitti. Kalemi hüzün kokan Sabahattin Ali, bıraktı yine içime en derin hüzünleri...

27 Mart 2016 Pazar

Ruhun Ateşi | Rita Hunter (Ateş Serisi || )

Rita Hunter
Epsilon Yayınları
2013
Sophie Langford çileden çıktığında birilerinin
hayatı kökten değişecekti...

Sevgi dolu bir ailede büyüyen Sophie’nin huzur, zenginlik ve bolca sıradanlıkla geçen hayatındaki tek renk, seneler önce bir kazada ailesini kaybeden kuzeni Liliana’ydı.
Ailesine katıldığı ilk günden itibaren anne ve babasının sevgisi de dahil ona ait her şey üzerinde sinsice hak iddia eden kuzenini kabullendiğini sanıyordu Sophie. Hatta Liliana baş döndüren güzelliğiyle ilk aşkını elinden aldığında bile bu kabulleniş elini kolunu bağlamıştı, çünkü babasına Liliana’ya asla kızmayacağına ve onu seveceğine dair söz vermişti.
Ancak sabrının da sınırları vardı ve bir gün o sınırlar küçük bir olayla ortadan kalktığında Sophie’nin aklındaki tek şey kuzeninin meydan okuyuşuydu.
“İlgimi hak eden erkeği bulduğumda onu baştan çıkarmayı dene... Tabii becerebilirsen...” demişti kuzeni. Eh madem istediği buydu...

Leighton Kontu Brendan Blackmore... Kibirli, buz gibi ve ulaşılmaz bir soyluydu. İnsanda merak, heyecan ve nefret uyandıran onca meziyete sahip bu adamın ilgisini çekmek göründüğünden çok daha zordu. Üstelik o ve Liliana birbirlerinden fazlasıyla hoşlanıyorlardı. Ancak Sophie kararlılığının önüne hiçbir kuvvetin çıkmasına izin veremezdi, çünkü Liliana başına gelecekleri çoktan hak etmişti. Üstelik Brendan Blackmore’u her gördüğünde hissettiği kalp çarpıntısı ve umutsuz arzu başka hiçbir teşvike yer bırakmayacak kadar güçlü ama bir o kadar da ürkütücüydü.
Sophie’ye göre Brendan’a dokunmak buzla yanmaktı ve Sophie yanmak istiyordu.
İkisini bir araya getiren skandal, onları artık geri dönüşü olmayan bir yola soktuğunda Sophie ya pes edecek ya da imkânsız gibi
görünse de mutluluk için sonuna kadar direnecekti.
Diyorum ki;

Ateş Serisi'nin ikinci kitabı ama benim gönlümde birinci sıraya sahip oldu.

Rita Hunter, tarihi aşk kurgularında özel bir isim olarak yer alacak. Zamanla bizlerle buluşturduğu kitaplarıyla da bunu kanıtlıyor. Özel ve güzel bir kalemi var. Bazen kahkaha attırır bazen de sizi üzebilir. Ama içinizdeki heyecan sönmeden sayfalar elinizde akıp gider. Her karakteri de birbirinden farklı olur ve sizi sıkmaz.

Bu serinin ilk kitabını da okudum lakin nedense Brendan karakteri yüzünden Ruhun Ateşi beni benden aldı. Bir ara aşık oldum diye bağırarak gezmeme bile sebep olmuş olabilir.

Bir üçleme olsa da herhangi birini okuyarak da başlanılabilir. Üç güzel adamın o tatlı, sert aşklarını ve yola gelişlerini ayrı ayrı sevdim. Ama Brendan'ı daha fazla sevdim.

Rita Hunter adı ile çıkan her kitap elimde mevcut. Her birini okudum ve yenilerini bekliyorum. Yine de Brendan sayesinde Ruhun Ateşi, defalarca açıp okuduğum tek kitabı oldu. Zaten ben çok nadir okuduğum kitabı tekrar okurum. Ne zaman kalbim biraz aşk'a ihtiyaç duysa açıp okuyorum.

Bu kadın aşkı çok güzel anlatabilen bir kaleme sahip. Hala onu okumamış olanlar varsa buyrun size küçük bir alıntı bırakıyorum; "Sen benim buz tutan ruhumun ateşisin."

25 Mart 2016 Cuma

Yabancı "Şahmeran"

Yabancı "Şahmeran"
Öznur Yıldırım
2016
Pegasus Yayınları
Uzun bir ara, aylardan sonra gelen bir bölüm derken yine aylar önce Pegasus Wattpad fenomeni diyebileceğimiz hikaye olan Yabancı'nın kitap olarak okuyucu ile buluşacağını açıkladı. Pegasus Yayınlarının ilk Wattpad kitabı olacak, son olur mu bilemiyoruz. Bekleyen kesim ise oldukça büyük ki zaten uygulama da büyük bir kitleye sahip bir hikaye olduğu için ilk imzasının olduğu yerin yıkılacağını düşünüyorum.

Öznur Yıldırım, 19 yaşlarında üniversiteye hazırlanan genç biri ama yazdıkları ile çoğu insanın hayranlığını kazandı. Siz hala Ediz Çağıran adını duymadınız mı? Ben bu ismi her yerde gördüğüm için hikayeyi okumaya başlamıştım. Yazara gecikmeler yüzünden sinirli bir kesim olsa da aynı zamanda bekleyen de büyük bir kitle var. Ben de bekliyorum. Ediz'i ve devamını okumak için seri halinde yayınlanacak bu kitabı çok merak ediyorum.

Tüm herşey bir yana Öznur'un kalemi basit bir kalem değil. Cümleleri de haliyle insanı kendine çekiyor.Ve eğer bu yazma işini devam ettirirse Öznur Yıldırım ismini uzun yıllar duyacağımızı düşünüyorum.

Yayınevinin duyurduğuna göre 1 Nisan 2016'da kitap sonunda okuyucuları ile buluşuyor. Bende sabırsızlıkla bekliyorum.

"Üzerime çöküyor kaybın gölgesi, bir katilin kollarında kalbim yok oluyor; acımasızlığın doğurduğu gözyaşları gözlerimdeki yerini alıyor ve şeytan ruhumda çetele tutuyor."

24 Mart 2016 Perşembe

Nemesi ile "Deli"

Gülsen Kılıçarslan
Nemesis Kitap
2016

Wattpad'de yazmaya başlayan Gülsen Kılıçarlan'ın Nemesis ile çıkardığı kitabı "Deli" isimli kitabını hala duymayanınız kaldı mı? Açıkcası Wattpad'de ilk hikayesi Şurimşine'yi okuyup Deli'ye de bir süre devam ettim. Sonrasında bir soğuma yaşadım ve kütüphanemden çıkardım.

Tüm ilgimi Gülsen Hanım'ın katıldığı bir programı izleyerek tekrar kazandım. Orada kendini anlatan o kadını ben sevdim. Sonra baktım ki Deli çoktan 'çok satanlara' girmiş. Henüz okumadım ama diğer bad boy hikayelerinden oldukça farklı olduğunu bilecek kadar da hikayeye hakimim. Üstelik öyle bir kitlesi var ki kendilerine "Deli Tayfası' diyorlar ve yazarlarıyla birebir iletişim halindeler. Kitabın doğal olması ve içten olması da ayrı bir artısı diye düşünüyorum. Ben Wattpad önyargısı olmayan bir okur olarak, kitabı kitapyurdu listeme ekledim. Eğer sıra gelirse almak istiyorum. 

Buyrun bu da arka kapağından;

Annem ve babam, bana karşı hiçbir zaman, o sevgi dolu ve ilgili anne babalar gibi olmadılar. O yüzden ben de küçüklüğümden beri kendimi. rengârenk hayaller kurarak mutlu etmeyi öğrendim. En sevdiğim hayalin rengi ise beyazdı. Beyaz bir gelinlik... Beyaz, mutluluğun, askın ve bir gün kendi yuvamı kurabileceğimin müjdecisiydi. Bu evde kavuşamadığım huzura, kendi kurduğum yuvada sabip olacağıma gerçekten inanarak büyümüştüm. Oysa şimdi ailem, bu hayalimi de elimden almıştı. Benimle hiçbir ilgisi olmayan bir olaydan dolayı, biç tanımadığım ve civardaki herkesin Deli diye bildiği bir adamla evlenmek zorundaydım. Tüm ilçede deli diye tanınan bir adam: Emre. Aradığı şefkati ailesinden bile görememiş, tek hayali bir gün sevdiği adamla evlenmek olan bir genç kız: Elt Ve zoraki bir evlilik. Kimsenin bilmediği bir psikolojik sorunla boğuşan Emre ve Emre'yi tanıdıkça ona karşı anlayamadığı bir şekilde merhamet duymaya başlayan Elif, gerçek bir aile olabilecek miydi? Emre tekrar delirmeseydi; belki.