Gülse Birsel Doğan Kitap Sayfa Sayısı: 188 2015 |
Bu kitapta, hem ülkeyi yönetmeye talip olduğum bazı siyasi
yazılar, hem de politikayla hiiiç ilgisi olmayan makaleler bulacaksınız.
Misal ilk bölümde otobiyografimi kaleme aldım. Henüz genç bir kız olduğum için 7 yazıda bitti. Gülecek bir şey yok, daha bir espri yapmadım!
Kitapta ayrıca, diyetten antidepresanlara, astrolojiden sosyal medyayı nasıl kullanmanız gerektiğine, pek çok anekdot ve tavsiyem var. O bölüme bir kişisel gelişim kitabı muamelesi yapabilirsiniz. Yazıları dikkatle okuyup, benim yaptıklarımı asla yapmazsanız, kişisel olarak gelişeceğinize inanıyorum.
Ama çok da fazla gelişmeyin. Madonna vücut geliştireyim dedi, kolları ne oldu gördünüz...
Yani ismine aldanıp sadece siyaset okumak için kitabı alan ve şu an iade etmeye karar verenler, paranızı geri vermeyeceğiz!
Yedim bile ben o parayı! Simitle üçgen peynir aldım, yedim.
Paranızı değil, ama ülkenin hali yüzünden kaybettiğiniz kahkahanızı geri verebilirim belki. Ümidim o.
Milletçe ortak üst kimliğimizin bir huni olabileceği, kafayı sıyırdığımız şu dönemde, bir iddiam var: Kapaktaki cankurtaran üniformalı temsili fotoğrafımın da anlattığı gibi, memleketi ben kurtarabilirim! En azından denerim. Durumumuz daha iyi olur mu, bilmiyorum. Ama daha kötü olamaz diye düşünüyorum! En azından acık güleriz be? Ha?
Diyorum ki;
1.75’lik israf diye kendini tanımlayan Gülse Hanım’ın aksine ben bu kadını ‘muazzam’ buluyorum.
Otobiyografi dediği o kısacık ‘yedi’ başlığa doyamadım. Yüz
yedi başlık olsa okurdum diye düşünüyorum. Her röportajını sıkıca takip edip,
zekasına ve çalışkanlığına hayran olunca haliyle az geldi.
Gülse’nin zekasına laf eden var mı? Bilmiyorum. Ama varsa
efendim bu kitabı alsın ve özellikle kendini siyasete kaptırıp, güldürürken
düşündürdüğü kısımları okusun, diyorum. İnce ince dokunduruyor. Sadece
siyasette değil aslında tüm düzene söyleyecek bir lafı var.
Bir bakıyorsunuz Gülse Birsel’i başbakan olarak hayal ediyorsunuz.
Bir bakıyorsunuz reisi cumhurumuz da Gülse Birsel! Mecliste onu hayal ederken
kendimi yakaladığımı söyleyebilirim. O kürsünün ardında sürekli düşüp duran bir
gözlük ile harika bir milletvekili olmuyor mu? Vallahi benim gözümde
canlanıyor. Özellikle meclis başkanı konumuna çok yakıştırdım. Bir elinde
tokmak ile birbirinin saçını başını yolan milletvekillerinin başına indirişini
de canlandırdım. Bir de boy anlamında bayağı avantajlı olacağı için çok
zorlanmaz diye düşünüyorum.
En son “PARTİ KUR OY VERELİM!” derken kendimi bulmaktan
korktum.
116. Sayfadaki “Adisyon Lütfen” şiiri ise kelimelerimi
tüketiyor. Beni benden alan o şiir için söyleyecek tek bir cümlem yok. O şiiri
bir çıktı halinde alıp odamın bir köşesine tablo yaptırmak istiyorum.
Merkel ve Obama için düşündüğü seçim şarkıları harika, yani
bu kadını bir partiye alsalar sanıyorum ki biz millet olarak ilk defa seve seve
meclis yayınlarını falan bekleriz. Hatta her hafta meclise halk arasından beş şanslı
kişi alınsın diye kampanya başlatırız. Ülkece yüzümüz güler.
“Ayol hep siyaset mi konuşacağız?” diyor ve sonrasında
beklemediğim kadar gülmeye başlıyorum. Şimdi “Memleketi ben kurtaracağım”
dedikten sonra haliyle bu bölümü beklemiyordum. “Trekking” macerasına bayıldım.
Gupse Özay’ın haline gülsem mi ağlasam mı bilemedim ama açık olayım baya
güldüm.
Ve yine beklemediğim bir şekilde, boğazımda bir yumru ile
kitabın son sayfalarına ulaştım. Gülse Birsel, Gazanfer Özcan Usta ile kapanışı
yapıyor. Bu bölüme yorum yapmak yerine kısa bir alıntı paylaşacağım;
Bana bakıp, “İnşallah, buradan çıkarsam…” diyor. Gözlerimi kapatıp
bağımı eğiyorum ve diyorum ki: “Evelallah, yaparsınız.”… Gülümsüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder