Sabahattin Ali Yapıkredi Yayınları Sayfa Sayısı: 141 |
''Niçin hep acı şeyler yazayım? Dostlar, yufka yürekli dostlar bundan hoşlanmıyorlar. 'Hep kötü, sakat şeyleri mi göreceksin?' diyorlar. 'Hep açlardan, çıplaklardan, dertlilerden mi bahsedeceksin? Geceleri gazete satıp izmarit toplayan serseri çocuklardan; bir kaşık toprak, bir bakraç su için birbirlerini öldürenlerden; cezaevlerinde ruhları kemirile kemirile eriyip gidenlerden; doktor bulamayanlardan; hakkını alamayanlardan başka yazacak şeyler, iyi güzel şeyler kalmadı mı? Niçin yazılarındaki bütün insanların benzi soluk, yüreği kederli? Bu memlekette yüzü gülen, bahtiyar insan yok mu?'''
...
Bahar Okuma Şenlikleri için benim “Kırmızı” kitabım Sırça Köşk oldu. İyi ki de böyle bir seçim yapmışım. Söz konusu Sabahattin Ali olunca zaten kötü bir seçim yapmam mümkün değil.
Öykülere karşı önyargısı olan her bir okuyucunun önyargılarını Sırça Köşk ile kırması mümkün. Benim kısa öykülere karşı bir zaafım olmadığı gibi Sabahattin Ali ile ilgi duymaya başladım. Bir önyargı değildi de kısa olmaları sanırım benim için biraz tereddüt yaratıyor. Şuan ise öykülerinin tadı damağımda kaldı diye düşünüyorum.
Dili ve kalemi yine bir Sabahattin Ali klasiği, yine akıcı ve anlaşılır. Özellikle o eski kelime diyeceğim -ama benim için o kelimeler özeldir- sıralandığı cümleler muazzam. Masallar diye ayrılan bölümde, Koyun Masalı ve Sırça Köşk ise favorilerim oldular.
- İstediğim kadar güzel resim yap... Anlayan, kıymetini bilen olmadıktan sonra... (19)
- Bu dünya böyledir işte, kimi adam öldürdüğü için katil diye anılır, kimi adı katile çıktı diye adam öldürür. (34)
- Niçin hep acı şeyler yazayım? Dostlar, yufka yürekli dostlar bundan hoşlanmıyorlar. 'Hep kötü, sakat şeyleri mi göreceksin?' diyorlar. 'Hep açlardan, çıplaklardan, dertlilerden mi bahsedeceksin? Geceleri gazete satıp izmarit toplayan serseri çocuklardan; bir kaşık toprak, bir bakraç su için birbirlerini öldürenlerden; cezaevlerinde ruhları kemirile kemirile eriyip gidenlerden; doktor bulamayanlardan; hakkını alamayanlardan başka yazacak şeyler, iyi güzel şeyler kalmadı mı? Niçin yazılarındaki bütün insanların benzi soluk, yüreği kederli? Bu memlekette yüzü gülen, bahtiyar insan yok mu? (59)
- Hayır, öyle de değil, ben bir köşeden onların nasıl küçüldüklerini seyrettim; halbuki onlar biraz şaşırmışlar, ama küçüldüklerini yine fark etmemişlerdi. (71)
- Zaten işkence nedir? İrademiz ve kafamız bizi küçültecek bir iş yapmadıkça, işkence sade bir fizyoloji meselesidir. (114)
- Bu dünyada çobansız da köpeksiz de yaşanabilirmiş. Ama bunu anlamak için her defasında bu kadar kanlı kurbanlar verecek olursak pek çabuk neslimiz kurur. (135)
- Sakın tepenize bir sırça köşk kurmayınız. Ama günün birinde nasılsa böyle bir sırça köşk kurulursa, onun yıkılmaz, devrilmez bir şey olduğunu sanmayın. En heybetlisini tuzla buz etmek için üç beş kelle fırlatmak yeter. (141)
Kesinlikle doğru bir seçim :)
YanıtlaSil:)
Sil