Karar Mizah etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Karar Mizah etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Nisan 2016 Pazartesi

Hayvan Çiftliği | George Orwell

George Orwell
Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 152
2016

İngiliz yazar George Orwell (1903-1950), ülkemizde daha çok 1984 adlı kitabıyla tanınır. Hayvan Çiftliği, onun çağdaş klasikler arasına girmiş ikinci ünlü yapıtıdır. 1940'lardaki 'reel sosyalizm'in eleştirisi olan bu roman, dünya edebiyatında 'yergi' türünün başyapıtlarından biridir. Hayvan Çiftliği'nin kişileri hayvanlardır.
George Orwell, bu romanında tarihsel bir gerçeği eleştirmektedir. Romandaki önder domuzun, düpedüz Stalin'i simgelediği açıkça görülecektir. Öbür kişiler bire bir belli olmasalar da, bir diktatörlük ortamında yer albilecek kişilerdir. Romanın alt başlığı Bir Peri Masalı'dır. Küçükleri eğlendirecek bir peri masalı değildir; ama roman, bir masal anlatımıyla yazılmıştır.


--


Utanarak söylüyorum ki; George Orwell gibi bir kalem ile yeni tanıştım. Ve kalemine ayrı zekasına ayrı bir bağlandığımı itiraf etmeliyim.

Kara mizahın babası diyerek kitaplarımın arasında ayrı bir yere koyacağım. Bir düşünce yada bir görüşün mizahi aynı zamanda iğneleyici bir dille anlatılmasının yanında ben içerisinde bugüne ait çok cümle bulduğum için elimden bırakamadım. Zekanın getirisi ince ince işlenmiş kinayeli cümleler olarak dönmüş. Akıcılığının verdiği bir güzellik sayesinde, film izler gibi kapılıp gidiyorsunuz.

Stalin, Lenin ve Marx gibi iz bırakan adamları incelemeye ve araştırmaya başladığım dönemlerde okuduğum için sayfaları büyük bir iştahla okudum. Karakterlerin, gerçek isimlerle ilişkilendirilmesinden ziyade hayvanların zamanla değişimi, okuyarak ve daha çok araştırarak daha iyisini yapacakları yerde daha fena bir yönetim şekline ağır ağır geçişlerini okuduk. Diktatör rejimden kurtulacakken tekrar yine o rejime geçiş sürelerinde fazlasıyla alınabilecek mesaj var.

Güç ve zekanın aynı zamanda bir lider peşinde gitme meraklısı olan kesimi inceleme şansı elde ediyoruz.

İncecik ve masalsı bir dil ile yazılan kitap bir de sizi düşünmeye yitiyor. Üstelik okurken üzülüp, sinirlenerek beklemediğim kadar duygu geçişi yaşadım. Sürekli kendimi hayvanları eleştirirken buldum ama günümüze de uyarlamadan ne yazık ki duramadım ve hep bir kıyas içinde oldum.

Karakterlerin çokluğu ilk sayfalarda beni korkuttu. Açıkcası ağır bir dile hakim olacağını düşünüyordum ve aynı zamanda kafamın dolu olduğu bir dönemde çok karakteri aklımda tutamayacağımı zannediyordum. Ama beni bu konuda oldukça çok yanılttı. Her bir hayvanın kendine özgü karakterler ile ilerlemesi kafamı karıştırmadı ve aksine her birini bende kalıcı bir hale getirdi.

Koca Reis'e saygı duyarken, Moses'in o işe yaramaz hallerini tebessüm ederek okudum. Boxer ise benim için unutamayacağım bir burukluk bıraktı. Napolyon'un ince ince işleyerek kendini büyütmesine ne yalan söyleyeyim hayran oldum ve uğraşları sonucunda bir lider olmasına şaşırmadım.

"Bütün hayvanlar eşittir." diyerek çıkılan bir yolda cümlesinin zaman ilerledikçe "Bütün hayvanlar eşittir ama bazıları daha eşittir." gelmesi içimde garip bir burukluk bıraktı.

Kitabın son cümlesini okuyup kapattığımda yaşadığımız döneme baktım. Yeni bir bakış açısından ziyade bakış açımı genişletti. Etrafımdaki insanlara baktım ve tekrar kitabın sayfalarını çevirirken "Keşke okumaya ve araştırmaya sadece domuzlar yönelmeseydi." diyerek hayvanların çiftliği ele geçirmesinden sonra en az domuzlar kadar okumaya ve araştırmaya yönelselerdi ne olurdu? diye düşünerek tekrar başa döndüm.