Kuyucaklı Yusuf etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kuyucaklı Yusuf etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Nisan 2016 Cumartesi

Okuduklarım | Nisan 2016



Bahar Okuma Şenliklerine bomba gibi giriş yapacağım diye düşünsem de çok bomba bir giriş olmadı. Ama bunu telafi edeceğim. Yüzüklerin Efendisi üçlemesine başladığımdan beri sadece ona odaklanmış olmam biraz beni yavaşlattı. Kitaplarıma puan vereyim dedim ama Nazım Hikmet ve Sabahattin Ali aşkım beni ne yazık ki engellenemiyor.
Şöyle uzaktan bakarsak çok da iç karartan bir tablo sayılmaz değil mi?

  • Kuyucaklı Yusuf | Sabahattin Ali  5/5
  • Hayvan Çiftliği | George Orwell 5/5
  • Yabancı | Öznur Yıldırım 3/5
  • Cezaevinden Memet Fuat'a Mektuplar | Nazım Hikmet 5/5
  • Adı: Aylin | Ayşe Kulin 4/5

6 Nisan 2016 Çarşamba

Kuyucaklı Yusuf | Sabahattin Ali

Sabahattin Ali
Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı: 221

"Bu manasız ve yabancı hayatta bir tek şeye hakikaten sarılmış, hakikaten inanır gibi olmuştu. Bu da karısı idi. Muazzez'in varlığı Yusuf için büyük boşlukları dolduracak mahiyette bir şey değildi, fakat onun yokluğu müthişti. Onun bu kadar sebepsiz yere, bu kadar insafsızca Yusuf'un hayatından koparılması çıldırtacak kadar acı idi. Hayatında asıl aradığı şeyin Muazzez olmadığını biliyordu, fakat Muazzez olmadan bunu aramaya muktedir olmayacağını sanıyordu."
Kuyucaklı Yusuf Türk edebiyatının belki de en romantik kahramanıdır. Hayatın ve insanların zalimliği karşısındaki naif duruşu ile bir yandan trajik bir sona ilerlerken, bir yandan da yaşadığı lirik aşk hikayesinin kahramanı olarak edebiyat tarihinde yerini almıştır.

Diyorum ki; 

Söz konusu Sabahattin Ali ise kitabın diline ve akıcılığına yorum yapmak ne haddime der susarım. Bir kere bile beni bu konuda yanıltmadı ve hayal kırıklığına uğratmadı. Her zaman onun kelimelerinin asil cümlelere dönüşmesini keyifle okudum. Her paragraf sonunda kendimi yavaşlatmaya çalışsam da su gibi akıp gitti.

Yusuf'un hayatının ortasına birden bırakılıyor gibi oldum. Bu ani girişi yadırgamak yerine Yusuf'u daha çok merak ederek devam ettim. Yusuf ile beraber diğer karakterlere geçişi de çok sevdim. Bir an bile sıkılmadan her bir hareketlerini merak ederek okudum.

Kübra karakterinin çok daha derinine inmek isterdim.

Kaymakan Salahattin Bey, en az Yusuf kadar merakımı taze tutan karakter oldu. Ve nedenini anlayamadığım bir şekilde Ali karakterini de sevdim.

Söz konusu Sabahattin Ali'nin kalemi olunca belki ben objektif olamıyorumdur ama her bir cümlesini ayrı ayrı bağrıma basacağım bu güzel adam bir de kitabın sonunu tam da layıkı ile bitirmiş. Bir yıkımla başladı ve bir yıkımla bitti. Kalemi hüzün kokan Sabahattin Ali, bıraktı yine içime en derin hüzünleri...