9 Eylül 2012 Pazar

Okuyorum: İncir Kuşları - Sinan Akyüz

İncir Kuşları - Sinan Akyüz
Her ne kadar evdeki kalabalıklardan ve hazırlıklardan vakit bulamasamda sonunda okumaya başladım.Bir saat sonra kendimi 80. sayfalarda buldum.Elimde birkaç aydır tuttuğuma pişman oldum keşke daha önce okusaydım.Henüz 96. sayfadayım savaş Bosnaya gelmemiş olmasına rağmen Suada ve Tarık aşkı beni ısıtmaya yetti.Tabi umarım bu durum çok uzamaz ve katliamı okumaya başlarım.
Kitapda Bosna'nın adetleri ve özelliklerinden bahsetmeleri çok hoşuma gitti.

Birde Tarık efendinin sarfettiği sözler.

Şimdilik 63. sayfadaki sözü benim aklımda kalanlar arasında..
"Berlin'de bir kez daha anladım ki, sen benim özgürce nefes aldığım Saraybosnam gibisin."

Arka Kapak
Sinan Akyüz’den Yüreğinize Dokunacak Bir Kitap!

Boşnak Kızın Bir Solukta Okunan Gerçek Hikâyesi…

Çok satan romanlarıyla tanınan ve geniş okur kitlesine sahip yazar Sinan Akyüz yine ses getirecek son kitabıyla okurlarını selamlıyor. Alfa Yayınları’ndan çıkan İncir Kuşları’nda yazar, Bosnalı bir genç kız olan Suada’nın gerçek yaşamından yola çıkıyor. Okuru savaşın ve aşkın yakıcı gücüne tanıklığa davet ediyor.

Bosna tüm bilinmeyenleriyle ilk kez Sinan Akyüz kalemiyle yazıldı…

Sinan Akyüz dünyanın seyirci kaldığı bir soykırımı Suada’nın öyküsüyle yeniden gündeme getiriyor. Yakın tarihi edebiyatla buluşturan yazar, aşkın içinde “savaşı ve şiddeti”, savaşın içinde de “aşkı ve inancı” ustalıkla harmanlıyor. Bu romanla Bosna Savaşı’nın bilinmeyen bambaşka bir yüzü gün ışığına çıkarken; kitap okuyucusuna sürpriz bir sonla veda ediyor.

Aynı ırktan geliyorlardı. Aynı dili konuşuyorlardı. Bir tek dinleri farklıydı. Biri Müslüman Boşnak genci, diğeri ise Hıristiyan Sırp’tı. İkisi de konservatuardaki aynı Boşnak kızına âşık olmuşlardı. Ve bir gün bu iki genç, güzeller güzeli Suada’ya aşklarını ilan ettiler. Ancak gençlerden biri aşkına karşılık bulmuş, diğeri ise “Kalbimde iki kişiye yer yok” cevabını almıştı.

Takvim yaprakları 6 Nisan 1992’yi gösterirken bir bomba düştü beyaz zambakların açtığı yüreklere… Suada patlak veren savaşın estirdiği rüzgârda âdeta savrulan bir yaprak gibiydi. Savruldu, savruldu, savruldu… Sonra da kader onu bir zamanlar ‘hayır’ dediği genç adamın eline esir düşürdü. Genç adam, o gün ela gözlü çöl ahusuna bakmış “Kader bizi ne inanılmaz bir şekilde birleştirdi, görüyor musun Suada?” demişti.

Modern zamanlarda Avrupa’da yaşanmış bir soykırımda, kadere inananların romanıdır İncir Kuşları…

Bu kitap tamamen gerçeklere dayanmaktadır…

2 yorum:

  1. Ne güzel bir aşktı onların ki. Ve savaş ne kötü...
    Bu kitabı okurken yer yer içim sızlamıştı.
    İyi okumalar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Savaş hep kötü birde karşındaki düşman adam olmazsa daha kötü.
      Teşekkürler.

      Sil