6 Ocak 2016 Çarşamba

Okuyorum: Erken Kaybedenler | Emrah Serbes

Emrah Serbes
İletişim Yayınları
143 Sayfa
2015
AnKara polisiyeleriyle tanıdığımız Emrah Serbes, bu defa direksiyonu kırıyor ve edebiyatımızda pek de işlenmemiş bir başka meseleye el atıyor. Erkek çocukların enerjik, hüzünlü, alengirli dünyasına giriyoruz...
Baba çalışıyor, anne ev hanımı, muhafazakârlığın kalesi...İşçiler, yoksullar, teyzeler, abiler... Kolay ağlayan sert adamlar... Taşra seyrekliği, mahallenin kalabalığı... Kıskanç, gururlu, saf ergenler... Emrah Serbes, çabuk öfkelenen, kolay vazgeçen, baştan çıkmış erkek çocukları konuşturuyor... Kederli, insana dokunan komik hikâyeler bunlar...

“Dizinin dizime değişi, Handan’ın annesi için bir kelebeğin kanat çırpışıysa benim için kasırgaydı. Kaç sene geçti, hâlâ unutmam, günde en az beş sefer aklıma gelir. Biliyorum bu durumun, kökeni memeden kesildiğim güne kadar uzanan psikolojik nedenleri vardır. Ama bir kadını unutulmaz yapan şey, bir vakitler ona duyulan arzunun şiddetiyle doğru orantılı değil midir? O arzunun kıyısında, gerçekleşme olasılığının tam yanı başında, sanki arada başka hiçbir engel yokmuş gibi rahat davranabilmekle, kendini o tatlı yanılsamaya kaptırabilmekle doğru orantılı değil midir? Bu olgunun da mı sorumlusu benim mutsuz geçen çocukluğum? Cevap? Yok! Kalırsın öyle...”
Taşrada ve kâinatta, yapayalnız kalmış erkek çocukların hikâyesi...

Erken Kaybedenler... Yoldan çıkmış bir neslin manifestosu...

Arka kapak yazısı kitapyurdun'dan alıntıdır.

Sokaklar Uyudu Artık Öpüşebiliriz | Umay Umay

Umay Umay
Altıkırkbeş yayın
Sayfa Sayısı: 76
Basım Yılı: 2014
Yıkılmayacak kadar yalnızım. Aşkın karşısında ölüp ölüp dirilen acılar için söz veriyorum, sana henüz ölmedim, yaşıyorum numarası yapabilen herkes için söz veriyorum baba.....; boşuna tinerlemedim sokakları, boşuna durup durup kusmadım, boşu boşuna küfretmedim orospu olan hayata..., boşuna ezberlemedim bu kurum tutmuş tarihi... sen hiiiiiiiç duymuyosun diye baba, okaliptüslerin altında ne çok çiğ birikti diye..... sil ellerim, sil seni.

Diyorum ki;

Aslında söz konusu Umay Umay olduğunda pek fazla diyecek bir şey bulamıyorum. Camdan kalbi olan özel bir kadın. Kimi yorumlara göre en iyi kitabı olsa da benim için Orospu Kırmızı daha farklı bir yerde..

"Sar bedenimi; kitabımdaki son paragrafta uyuyayım. O senin en sevdiğin kitap olsun. Bırak o korkunç şiirler okusun alnımızı. Bu kadar kırılmışken ve hala kırılabilecekken bırak sayfalar onarsın bizi. Hala ilk günkü kadar yakınım sıcak mürekkebe. Aşk senin kadehinde bakışımı delip geçerken anladım ... camdan bulutların altında yattığımızı, yağmur yağarsa ölebileceğimizi!.." *syf.66

5 Ocak 2016 Salı

Bir Gün Beni Ağlayacaksın | Tunç İlkman


Yazar: Tunç İlkman
Okuyan Us Yayınevi
Sayfa Sayısı: 212
Baskı Yılı: 2015
Ekim ayı başlarında başımıza tuhaf bir şey geldi sevgili okurlar. Masalarımıza gömülmüş çalışırken, öğlen gibi ofise kime gönderildiği belli olmayan bir paket ulaştı. Bu tuhaf paketi açtığımızda daha da gizemli bir durumla karşılaştık. Her sayfası el ile yazılmış, özenle doldurulmuş, belli ki özel birine yazılmış, insanın içini acıtan cümlelerle, anılarla dolu bir defter, baya baya bir çağrı aslında. Yazarın mektubunu da okuduk, belki saatlerce konuşmuşuzdur üzerine nasıl bir hikaye var bu defterin arkasında diye. Arkadaşlar madem bize böyle bir istekte bulunuldu, madem bu defter bize ulaştı, biz de bu işin içindeyiz artık. Kime yazıldıysa ulaştıracağız onu kendisine. Tek bir harfine bile dokunmadan, sayfa sayfa tarayarak, olduğu gibi el yazısıyla, mektupta da yazdığı gibi yine bir kitabevinde, bir kitap olarak, Okuyan Us etiketiyle. Bizler için çok ilginç bir deneyim oluyor, sizler için de öyle olacağını tahmin edebiliyoruz. Ama hepsinden önemlisi, acaba kitabın muhattabı aramızda mı, sizlerden biri mi, ulaşması gerektiği kişiye ulaşacak mı, bunu çok merak ediyor ve heyecanla bekliyoruz!

Mektup
Sevgili Okuyan Us, İnsan hayatında kaç defa aşık olur? Benim bu soruya cevabım, bir hayatta kaç defa ölebiliyorsak, o kadar. Öyleyse bulduğumuz aşk canımız kadar kıymetli değil midir? O halde niye bedenim hala benimle birlikte ama onun gitmesine izin verdim?

Sonra bir gün, Cem Mumcu'nun konuk olduğu bir TV programında; tüm insani duygularımızı kalbe vuran alt benliğimiz ile aile, toplum, saygınlık gibi "bahaneleri" öne sürerek bunları frenleyen üst benliğimiz arasındaki ego savaşını anlatışına denk geldim. Nihayet sorularımın cevabını bulmuştum. Ben, üst benliğime yenik düşmüştüm.

Beni öldüren bu düşmanımı zayıflatmak ve uzun seneler önce kaybettiğim tek şansıma gerçek özlemlerimi ulaştırmak maksadıyla bu kitabı yazdım. Bunu onun karşısına bir kitabevinde çıkaracağınıza inanıyorum.

Onunla bir kitabevinde tanışmıştık. Onunla bir kitabevinde ayrılacağız.
(Tanıtım Bülteninden)
Diyorum ki;
Kitapyurdunda gezinirken görmedim. Sosyal Medya'da denk gelmedim. Popüler oluşu gelmedi yani benim ellerime... Ansızın bir arkadaş ortamında duydum. Önce hikayesini duydum. Sonra her sayfa yazarın el yazısı dediler. Haliyle bende merak uyandırdı. 

Kitapyurdunda beklediğim kitabı sipariş ederken bu kitabı da attım sepete. Yine de bu kadar seveceğimi düşünmüyordum. Kargosu geldikten kısa bir süre sonra bitti. Zaten öyle zorlayıcı uzunluğu ya da sayfaları yok. Kitabın mistik bir havası var. Kapağının ve sayfalarının tasarımı muazzam. Sanki elimde eskilerden kalma bir kitap var hissi uyandırıyor. Yazarın her cümlesinde esas kadını düşündüm. Sürekli 'Acaba ona da ulaştı mı?' diye düşünmekten kendimi alamadım. İçinde yaşanmışlığı ya da yaşayamamışlığı olan her okurun kendine bir parça cümle bulabileceği bir kitap.

Arasından cümleler seçmek istesem bir diğerine kıyamam...

Etkileyici olmasının bir sebebi de bu kitap olma süreci ve bir kadına yazılmış olması diye düşünüyorum. Bir diğer merak unsurum da yazarın kendisidir. Nasıl sevdin sen? diye sormak istiyorum. Devamını getirecek mi? Tek bir kitap ile kalacak mı? En azından ulaştığını bize haber verse diye de düşünüyorum. :(
Kimine göre satma politikası olsa da bu bana pek inandırıcı gelmedi. İnternet üzerinde bu kadar normal bir fiyata satılmazdı diye düşünüyorum.