25 Mart 2016 Cuma

Yabancı "Şahmeran"

Yabancı "Şahmeran"
Öznur Yıldırım
2016
Pegasus Yayınları
Uzun bir ara, aylardan sonra gelen bir bölüm derken yine aylar önce Pegasus Wattpad fenomeni diyebileceğimiz hikaye olan Yabancı'nın kitap olarak okuyucu ile buluşacağını açıkladı. Pegasus Yayınlarının ilk Wattpad kitabı olacak, son olur mu bilemiyoruz. Bekleyen kesim ise oldukça büyük ki zaten uygulama da büyük bir kitleye sahip bir hikaye olduğu için ilk imzasının olduğu yerin yıkılacağını düşünüyorum.

Öznur Yıldırım, 19 yaşlarında üniversiteye hazırlanan genç biri ama yazdıkları ile çoğu insanın hayranlığını kazandı. Siz hala Ediz Çağıran adını duymadınız mı? Ben bu ismi her yerde gördüğüm için hikayeyi okumaya başlamıştım. Yazara gecikmeler yüzünden sinirli bir kesim olsa da aynı zamanda bekleyen de büyük bir kitle var. Ben de bekliyorum. Ediz'i ve devamını okumak için seri halinde yayınlanacak bu kitabı çok merak ediyorum.

Tüm herşey bir yana Öznur'un kalemi basit bir kalem değil. Cümleleri de haliyle insanı kendine çekiyor.Ve eğer bu yazma işini devam ettirirse Öznur Yıldırım ismini uzun yıllar duyacağımızı düşünüyorum.

Yayınevinin duyurduğuna göre 1 Nisan 2016'da kitap sonunda okuyucuları ile buluşuyor. Bende sabırsızlıkla bekliyorum.

"Üzerime çöküyor kaybın gölgesi, bir katilin kollarında kalbim yok oluyor; acımasızlığın doğurduğu gözyaşları gözlerimdeki yerini alıyor ve şeytan ruhumda çetele tutuyor."

24 Mart 2016 Perşembe

Nemesi ile "Deli"

Gülsen Kılıçarslan
Nemesis Kitap
2016

Wattpad'de yazmaya başlayan Gülsen Kılıçarlan'ın Nemesis ile çıkardığı kitabı "Deli" isimli kitabını hala duymayanınız kaldı mı? Açıkcası Wattpad'de ilk hikayesi Şurimşine'yi okuyup Deli'ye de bir süre devam ettim. Sonrasında bir soğuma yaşadım ve kütüphanemden çıkardım.

Tüm ilgimi Gülsen Hanım'ın katıldığı bir programı izleyerek tekrar kazandım. Orada kendini anlatan o kadını ben sevdim. Sonra baktım ki Deli çoktan 'çok satanlara' girmiş. Henüz okumadım ama diğer bad boy hikayelerinden oldukça farklı olduğunu bilecek kadar da hikayeye hakimim. Üstelik öyle bir kitlesi var ki kendilerine "Deli Tayfası' diyorlar ve yazarlarıyla birebir iletişim halindeler. Kitabın doğal olması ve içten olması da ayrı bir artısı diye düşünüyorum. Ben Wattpad önyargısı olmayan bir okur olarak, kitabı kitapyurdu listeme ekledim. Eğer sıra gelirse almak istiyorum. 

Buyrun bu da arka kapağından;

Annem ve babam, bana karşı hiçbir zaman, o sevgi dolu ve ilgili anne babalar gibi olmadılar. O yüzden ben de küçüklüğümden beri kendimi. rengârenk hayaller kurarak mutlu etmeyi öğrendim. En sevdiğim hayalin rengi ise beyazdı. Beyaz bir gelinlik... Beyaz, mutluluğun, askın ve bir gün kendi yuvamı kurabileceğimin müjdecisiydi. Bu evde kavuşamadığım huzura, kendi kurduğum yuvada sabip olacağıma gerçekten inanarak büyümüştüm. Oysa şimdi ailem, bu hayalimi de elimden almıştı. Benimle hiçbir ilgisi olmayan bir olaydan dolayı, biç tanımadığım ve civardaki herkesin Deli diye bildiği bir adamla evlenmek zorundaydım. Tüm ilçede deli diye tanınan bir adam: Emre. Aradığı şefkati ailesinden bile görememiş, tek hayali bir gün sevdiği adamla evlenmek olan bir genç kız: Elt Ve zoraki bir evlilik. Kimsenin bilmediği bir psikolojik sorunla boğuşan Emre ve Emre'yi tanıdıkça ona karşı anlayamadığı bir şekilde merhamet duymaya başlayan Elif, gerçek bir aile olabilecek miydi? Emre tekrar delirmeseydi; belki.

15 Mart 2016 Salı

Dört | Veronica Roth "Uyumsuz Serisi"

2016
Sayfa Sayısı: 280
Veronica Roth
Artemis Yayınları

tek bir seçim
onu geçmişinden kurtaracak
tek bir seçim
onu geleceğine kavuşturacak
tek bir seçim
tehlikeleri açığa çıkaracak
tek bir seçim
onu sonsuza dek değiştirecek
tek bir seçim
onu özgürleştirecek

VeronicaRoth, dünya çapında çok satan UYUMSUZ serisine, okurların çok sevdiği Tobias’ın, yani Dört adlı karakterin gözünden yeni bir kitap ekliyor. TRANSFER, ÇÖMEZ, OĞUL ve HAİN başlıklarından oluşan dört hikâyeye ek olarak Tobias’ınTris’le yaşadığı çok özel anların kayıtlarını da içeren DÖRT, Tobias’ın geçmişine ve kalbinden geçenlere dair heyecan verici ipuçları barındırıyor.

Efsanevi UYUMSUZ üçlemesinin başlangıcına tanık olmaya hazır mısınız?

Diyorum ki;

Seriyi ne yazık ki oldukça geç bitirdim. Bir türlü son kitabını elime almak istemedim. Bunun sebebi sadece seriye veda etme sürecini uzatma isteğimdi. Yandaş kitabında yaşadığım kayıplardan ziyade bir de Tobias'ın ağzından olan bu kitabı biraz sindire sindire okumak istedim.

Tris'in gözünden okuduğum tanıdık sahneleri Tobia'ın gözünden, onun duygularıyla okumak beklediğimden daha güzeldi. Hatta biten bir seriye bir de onun gözünden bakmak benim için güzel bir deneyim oldu. Tabi bu kadar sevmemin kötü tarafı sindirerek değil de hızlıca okumam oldu.

Yazarın dilinin akıcılığına diyecek çok fazla laf yok. Bir erkeğin gözünden yazma konusunda da çok başarılı olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Tüm seriyi kadın karakterden okumanın bocalamasını yaşamadım.

Seri için şunu söyleyebilirim;
Tobias'ın gözünden okuduğum yerler sayesinde seriye daha hakim hissediyorum. Toabia'ın aslında zorunlu bir cesur olma düşüncesi hayal kırıklığı yaratır diye düşünürken onun kafasının içinde olmayı çok sevdim. Tris'in gerçek bir cesur oluşunu her anında gururla okudum. Tobia'ın iç dünyasına girmeyi ve kendime orada yer bulmayı çok sevdim. Ve Tris'e olan tutkusunu sonuna kadar hissettim. Sanıyorum ki Tris açısından okurken bu kadar yoğun bir tutku hissedememişim.

Bana kalsa seriyi baştan itibaren Tobias'ın gözünden okuyabilirim. Yazar keşke böyle güzel bir jest yapsa diye düşünüyorum.

1 Mart 2016 Salı

Siyah Kelebek | Zodi

Zodi
Dex Yayınları
Sayfa Sayısı: 208
2015
Zodi’nin ilk romanı Siyah Kelebek, apokaliptik türe yepyeni bir soluk getirecek büyük bir keşif. Karanlığın delirttiği insanların yaşadığı bir dünyada, Tek kurtuluş ölümken... İntihar yasaklanmıştı. Ölümsüz bir dünyada yaşanan ölümlü bir aşk... Sargas için utanç, Capella için uyanış zamanı! Zihnin karanlık dehlizlerine yolculuk başlıyor...




Diyorum ki;

Kitabın kapağından başlamak istiyorum. Ben kapaklara çok takılan bir insan değilim ancak kitabın kapağı beni içine hapsediyor. Fazla karizmatik mi desem fazla mı inceleme isteyen, bilemiyorum. Ama Dex yayınlarının kapaklarına gösterdiği her özeni çok seviyorum.

Kitabın dil açısından işleyişine büyük övgüler yazamam. Basit bir dile sahip tek anlamadığım nokta; tüm bu basit ve  kafa karıştırıcı cümleler olmamasına rağmen kitap elimde bir şekilde ağır ağır ilerledi. Ağırlıktan kastım akmamasıydı. Yani sıkılmadan ve merak ederek okudum ama akıcılık konusunda küçük bir sorun yaşadım.

Bunun dışında konusuna gelirsek kapılmamak elimde değildi. Pucca'nın kardeşi olarak tanıdığım Zodi beni hayal dünyasına ilk sayfada hapsetti. Beklediğimden çok iyi ve güzeldi dünyası. Kendimi bu kadar hızlı bir şekilde kitabın merkezinde bulmayı gerçekten beklemiyordum. Ain halkının arasında bir anda Sargas'ı izlediğimi fark edip, olayların tam içinde hissetmek benim için beklemediğim bir durumdu. Her bir karakteri yaşadım ve gördüm diyebilirim. Uçsuz bucaksız olayların içinde çok da şaşırtan yerler oldu. Beklemediğim olayların sebebi ise kurgusunun böylesine güzel olmasıydı. Kurgu gerçekten zekice düşünülmüş ve üzerinde eminim ki uzun zaman harcanmıştır. Eksik bulduğum ve şurası şöyle olsaymış dediğim hiçbir noktası olmadan okudum.

Betimleme konusunda da oldukça başarılıydı. Okuyucunun gözünde her mekan ve her an canlanıyor. Kaleminin sadeliğinin yanında kurgusu gerçekten benim için gösterişliydi. Gösterişinin yanında farkını koyan bir ilk kitap olmuş.

Sonunda ise şaşkınlıkla aralanan ağzımı kapatamadım. Son sayfalara geldiğimde tekrar başa dönme isteğim oldu. Kaçırdığım ayrıntıların tekrar üzerinden geçtim.

Dilerim Zodi bu yazma işini hiç bırakmaz. Ve dilerim ki kurgu zekasını ileriye götürerek devam eder. Çünkü inanılmaz bir ilk kitap oldu benim için. Bir yazarın ilk kitabının böyle olması takdire şayan bir durum. 

27 Şubat 2016 Cumartesi

Çekiliş: Kitap Eylemi



Söz konusu kitap olduğunda dayanamıyor ve çekilişe katılıyorum. Henüz bir tane bile kazanamamış olsam da bu durumdan farklı bir zevk alıyorum. Gece gece Kitap Eylemi'nin çekilişini de görünce de katılmadan duramadım. 
Ve çekiliş hali hazır da katılımları bekliyor.. :)

Çekilişe katılmak için TIKLAMANIZ yeterli.

15 Şubat 2016 Pazartesi

Ölüme Fısıldayan Adam | Wattpad Aşkına #2


Ölüme Fısıldayan Adam
| mishapm

4n1k ile mizahı yaşatan Büşra Yılmaz'ın wattpad uygulamasında paylaştığı bir hikaye daha var. Üstelik mizah kelimesinin yakınından geçmeyen bir hikayesi var.

Ölüme Fısıldayan Adam, benim için bu uygulamadaki özel hikayelerden bir tanesidir. O kadar özel ki nasıl yorumlanır? kestiremiyorum. Büşra'nın o kaleminde boğulurken Okyanus'un ortasında kalıyorsunuz ve günden güne Okyanus'a aşık bir Balık olup çıkıyorsunuz.

Özgür ve Yosun, ana karakterler. Aynı zamanda benim için uygulamanın en baba karakterleridir. Bu kadar özel ve orjinal bir hikaye daha henüz okumadım. Çok farklılar ve bu farklarını okurken yaşıyorsunuz. Bir anda Özgür'ün aptal balığı gibi hissediyorsunuz. Bir anda tüm kıskançlık duygularınız tavan yapıyor ve bir Okyanus'unuz olsun istiyorsunuz. Bu sıradışı adam ve kadının özelliğinde boğuluyorsunuz. 

Cümlelerin her biri ve aralarındaki diyaloglar özenle yazılmış. Tekrar tekrar okuma isteği yaratıyor. Her bir cümleyi alıntılamak ise hobiniz oluyor. Büşra'nin kalemi tutan parmak uçlarından tek tek öpme isteğim var. Yazmaya gönül veren insanın yaşına değil de yazdıklarına bakmamız gerektiğini yüzümüze vuruyor.

Ağır bir ilerleyişi var ama cümleler öylesine ruha dokunuyor ki hiç ağır gelmiyor.  Daha ilk bölüm girişi ile zaten sizi içine hapsediyor. Yazarın, kaleminin o özelliğini ve tadını esas bu hikayede anlıyorsunuz. Büşra'nın o tatlı halinin yanında böylesine bir kurguyu yazabilmesi için özel bir kafası olduğunu düşünüyorum. Kendisinin geleceği olduğununda eminim. Ölüme Fısıldayan Adam, bir çok kitabı gerisinde bırakacak kadar özel ve güzel...

Hikaye, Mart ayı sonlarına kadar elimize kitap olarak geçecek diye bir haber verildi. Büyük ihtimalle yazarın diğer kitabı gibi Epsilon yayınlarından çıkacak. Bölümler kalkmadan uygulamadan kesinlikle okumalısınız...

  • Gencecik yüzümde sadece ve sadece ölümün ayak izleri vardı.
  • Ben senin acılarına, senden daha çok aşığım.
  • Yosundum bir kaya altında özgürleşiyorum. 
  • Yürüyemiyorsan uçarsın dedi ölüme fısıldayan adam, ben de ona uçtum.

Hikayeye ulaşmak için TIK

6 Şubat 2016 Cumartesi

Memleketi Ben Kurtaracağım | Gülse Birsel

Gülse Birsel
Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 188
2015
Bu kitapta, hem ülkeyi yönetmeye talip olduğum bazı siyasi yazılar, hem de politikayla hiiiç ilgisi olmayan makaleler bulacaksınız.

Misal ilk bölümde otobiyografimi kaleme aldım. Henüz genç bir kız olduğum için 7 yazıda bitti. Gülecek bir şey yok, daha bir espri yapmadım!
Kitapta ayrıca, diyetten antidepresanlara, astrolojiden sosyal medyayı nasıl kullanmanız gerektiğine, pek çok anekdot ve tavsiyem var. O bölüme bir kişisel gelişim kitabı muamelesi yapabilirsiniz. Yazıları dikkatle okuyup, benim yaptıklarımı asla yapmazsanız, kişisel olarak gelişeceğinize inanıyorum.

Ama çok da fazla gelişmeyin. Madonna vücut geliştireyim dedi, kolları ne oldu gördünüz...

Yani ismine aldanıp sadece siyaset okumak için kitabı alan ve şu an iade etmeye karar verenler, paranızı geri vermeyeceğiz!

Yedim bile ben o parayı! Simitle üçgen peynir aldım, yedim.

Paranızı değil, ama ülkenin hali yüzünden kaybettiğiniz kahkahanızı geri verebilirim belki. Ümidim o.

Milletçe ortak üst kimliğimizin bir huni olabileceği, kafayı sıyırdığımız şu dönemde, bir iddiam var: Kapaktaki cankurtaran üniformalı temsili fotoğrafımın da anlattığı gibi, memleketi ben kurtarabilirim! En azından denerim. Durumumuz daha iyi olur mu, bilmiyorum. Ama daha kötü olamaz diye düşünüyorum! En azından acık güleriz be? Ha?


Diyorum ki;

1.75’lik israf diye kendini tanımlayan Gülse Hanım’ın aksine ben bu kadını ‘muazzam’ buluyorum.
Otobiyografi dediği o kısacık ‘yedi’ başlığa doyamadım. Yüz yedi başlık olsa okurdum diye düşünüyorum. Her röportajını sıkıca takip edip, zekasına ve çalışkanlığına hayran olunca haliyle az geldi. 

Gülse’nin zekasına laf eden var mı? Bilmiyorum. Ama varsa efendim bu kitabı alsın ve özellikle kendini siyasete kaptırıp, güldürürken düşündürdüğü kısımları okusun, diyorum. İnce ince dokunduruyor. Sadece siyasette değil aslında tüm düzene söyleyecek bir lafı var. 

Bir bakıyorsunuz Gülse Birsel’i başbakan olarak hayal ediyorsunuz. Bir bakıyorsunuz reisi cumhurumuz da Gülse Birsel! Mecliste onu hayal ederken kendimi yakaladığımı söyleyebilirim. O kürsünün ardında sürekli düşüp duran bir gözlük ile harika bir milletvekili olmuyor mu? Vallahi benim gözümde canlanıyor. Özellikle meclis başkanı konumuna çok yakıştırdım. Bir elinde tokmak ile birbirinin saçını başını yolan milletvekillerinin başına indirişini de canlandırdım. Bir de boy anlamında bayağı avantajlı olacağı için çok zorlanmaz diye düşünüyorum. 

En son “PARTİ KUR OY VERELİM!” derken kendimi bulmaktan korktum. 

116. Sayfadaki “Adisyon Lütfen” şiiri ise kelimelerimi tüketiyor. Beni benden alan o şiir için söyleyecek tek bir cümlem yok. O şiiri bir çıktı halinde alıp odamın bir köşesine tablo yaptırmak istiyorum. 

Merkel ve Obama için düşündüğü seçim şarkıları harika, yani bu kadını bir partiye alsalar sanıyorum ki biz millet olarak ilk defa seve seve meclis yayınlarını falan bekleriz. Hatta her hafta meclise halk arasından beş şanslı kişi alınsın diye kampanya başlatırız. Ülkece yüzümüz güler. 

“Ayol hep siyaset mi konuşacağız?” diyor ve sonrasında beklemediğim kadar gülmeye başlıyorum. Şimdi “Memleketi ben kurtaracağım” dedikten sonra haliyle bu bölümü beklemiyordum. “Trekking” macerasına bayıldım. Gupse Özay’ın haline gülsem mi ağlasam mı bilemedim ama açık olayım baya güldüm. 

Ve yine beklemediğim bir şekilde, boğazımda bir yumru ile kitabın son sayfalarına ulaştım. Gülse Birsel, Gazanfer Özcan Usta ile kapanışı yapıyor. Bu bölüme yorum yapmak yerine kısa bir alıntı paylaşacağım;

Bana bakıp, “İnşallah, buradan çıkarsam…” diyor. Gözlerimi kapatıp bağımı eğiyorum ve diyorum ki: “Evelallah, yaparsınız.”… Gülümsüyor.


Kış Okuma Şenliği 2015 #1

Şenliğe liste hazırlarken daha hızlı gitmeyi hedeflesem de herşey planladığım gibi gitmedi. Ama bir şekilde önümdeki bir haftalık tatili çok iyi değerlendirmeye çalışacağımı düşünüyorum. Şimdilik ilk okuma raporum pek iç açıcı değil. :)


9.Kategori(10 puan): 2015 yılında çıkmış bir kitap
Bir Gün Beni Ağlayacaksın - Tunç İlkman / Okuyan Us Yayınları, Sayfa Sayısı: 212

10.Kategori(10 puan): Yazarından imzalı ya da yazarından imzalı olmasını gönlünüzden geçirdiğiniz bir kitap
Erken Kaybedenler - Emrah Serbes / İletişim Yayınları, Sayfa Sayısı: 143

20.Kategori(Her bir kitap 10 puan, tum kitaplar okunursa ekstradan 20 puan, toplamda 60 puan):Şimdiye kadar hiç kitabını okumadığınız 4 yazardan birer kitap. Yazarların ikisi kadın ikisi erkek, ikisi Türk ikisi yabancı.
 Memleketi Ben Kurtaracağım - Gülse Birsel / Doğan Kitap, Sayfa Sayısı: 188

21.Kategori:(Her bir kitap 10 puan, tum kitaplar okunursa ekstradan 40 puan, toplamda 90 puan): Kitapların isimlerinin bir tanesi tek kelimeden, bir tanesi 2 kelimeden, bir tanesi 3 kelimeden, bir tanesi 4 kelimeden, bir tanesi 5 ve uzeri kelimeden oluşan 5 kitap
Sokaklar Uyudu Artık Öpüşebiliriz - Umay Umay / Altıkırkbeş Yayınları, Sayfa Sayısı: 76

Kitap Sayısı: 4 ve 40 puan
Sayfa Sayısı: 619

3 Şubat 2016 Çarşamba

Kitap Alışverişi #2


Sadece Lûgat365'i alıp çıkacağım diyerek Kitapyurdu'na giriş yaptım. Sonrasını pek hatırlamıyorum.

1) Lûgat365 / Bazı Kelimeler Çok Güzel 
Can Yayınları

Bazı Kelimeler Çok Güzel...
Lugat 365 projesi, 2014 yılının sonlarına doğru, Banu-Onur Ertuğrul çiftinin aklına düşer. "Hissikablelvuku" gibi, "müşkülpesent" gibi bazı kelimeler, hem söylenişleri, hem de kapsadıkları anlam alanları, dolu dolu geçmişleri ile ne güzeldirler. Kolları sıvar, 2015 yılı boyunca her gün beğendikleri bir kelimeyi twitter üzerinden paylaşmaya, eski kelimeleri unutmuş ya da hiç duymamış günümüz toplumunun dikkatine sunmaya başlarlar... Öyle ki, zamanla paylaşılan kelimeler o günün güncel olaylarına, duygularına göndermeler içermeye, adeta "yaşamaya" başlar.. Takipçileri kısa zamanda yüz binleri bulur...
Lugat365 paylaşımları 2015 yılı sonu itibariyle sona erecek. Ama yayımladığımız kitap, o kelimeleri bir araya getirerek önemli bir kaynak ve başucu sözlüğü olacak. Kendine özel tasarımı ve sunumuyla..

2) Değirmen / Sabahattin Ali 
Yapı Kredi Yayınları

"İşte adaşım, sana seven bir Çingene'nin hikayesi. Çiçeklerin açtığı bir mevsimde, senin kollarına yaslanan ve çiçekler kadar güzel kokan bir vücutla uzak su kenarlarında oturtmak ve öpüşmek, yoruluncaya kadar öpüşmek hoş şeydir... (...) Fakat sevgili bir vücutta bulunmayan bir şeyi kendisinde taşımaya tahammül etmeyerek onu koparıp atabilmek, işte adaşım, yalnız bu sevmektir."

3) Memleketi Ben Kurtaracağım / Gülse Birsel 
Doğan Kitap

Bu kitapta, hem ülkeyi yönetmeye talip olduğum bazı siyasi yazılar, hem de politikayla hiiiç ilgisi olmayan makaleler bulacaksınız.

Misal ilk bölümde otobiyografimi kaleme aldım. Henüz genç bir kız olduğum için 7 yazıda bitti. Gülecek bir şey yok, daha bir espri yapmadım!

Kitapta ayrıca, diyetten antidepresanlara, astrolojiden sosyal medyayı nasıl kullanmanız gerektiğine, pek çok anekdot ve tavsiyem var. O bölüme bir kişisel gelişim kitabı muamelesi yapabilirsiniz. Yazıları dikkatle okuyup, benim yaptıklarımı asla yapmazsanız, kişisel olarak gelişeceğinize inanıyorum.  

4) Siyah Kelebek / Zodi
Dex Kitap

Zodi’nin ilk romanı Siyah Kelebek, apokaliptik türe yepyeni bir soluk getirecek büyük bir keşif. Karanlığın delirttiği insanların yaşadığı bir dünyada, Tek kurtuluş ölümken... İntihar yasaklanmıştı. Ölümsüz bir dünyada yaşanan ölümlü bir aşk... Sargas için utanç, Capella için uyanış zamanı! Zihnin karanlık dehlizlerine yolculuk başlıyor... 

27 Ocak 2016 Çarşamba

Çekiliş mi varmış?



Uzun zamandır bir çekilişe katılmadım ve haliyle duyuru yapmadım. Şuan gördüğüm bu çekilişe hem katılıyorum hem de birbirinden güzel beş kitap için çekilişe katılmak isteyenlere duyuruyorum. :)

Çekilişe katılmak için buraya tıklamanız yeterli!

20 Ocak 2016 Çarşamba

Aşk Nöbeti | Wattpad Aşkına! #1


Aşk Nöbeti | askyakarmi

Diğer bloğumda Wattpad merakımdan bahsetmiştim. Wattpad Aşkına! başlıklı yazımdan sonra dedim ki buradan bu başlığa devam edeyim. Çoğu önyargının aksine ben yeni Türk yazarlar keşfettiğim bu uygulamayı seviyorum. Kalemiyle tanışıp aynı şekilde sevdiğim kalemlerin de kitap olmasını dört gözle bekliyorum. Hal böyle olunca dedim ki belki fark edilmeyenleri de ben burada farkettiririm. Bazılarımız üşengeç ve binlerce hikaye arasından kendine hitap edeni bulmaya üşeniyor. Bu sayede benim de üşengeç arkadaşlara bir tık yardımım olur.

Bir kitabı elime alıp okumak daha keyifli gelse de bazen telefonumu elimden düşürmediğim zamanları da bu şekilde değerlendiriyorum. O yüzden her an yeni ve güzel bir hikaye keşfetmek benim için zor gelmiyor.

İlk yazımda genel olarak sevdiğim hikayelerin isimlerini geçirmiştim. Bu yazı serisi ile her yazıda bir hikayeye yer vermek istiyorum.

Aşk Nöbeti, askyakarmi kullanıcı ismini kullanan Ayşe'ye ait. Hikayenin içinde dört mükemmel Bordo Bereli ile karşılaşıyorsunuz. Alihan, Ulaş, Volkan ve Serdar isimli dört adamdan Ulaş ve Alin tarafını okuyoruz. Yazarı olgun bir kadın olunca haliyle içinde tutkuya dair çok cümle bulacaksınız.

Aynı zamanda askerlere biraz sevginiz ve özellikle zaafınız varsa bu konuda da hikaye oldukça iyi bilgiler paylaşıyor. Açıkcası öyle güzel operasyon sahneleri var ki hem gururlanıyor hem de eğlenebiliyorsunuz. Zaten hatunun kalemi o kadar güzel ki, Alin'in ağzından anlattığı hikayenin içine girmekte hiç zorlanmayacaksınız. Bir bakıyorsunuz Ulaş ile askeriyedesiniz bir bakıyorsunuz Alin olmuş Ulaş'ı arzuluyorsunuz.

Aşk'ı ve tutkuyu harmanlayıp bize sunduğu yetmezmiş gibi bazen kahkaha atacağınız kadar da mizah yapıyor. Sıcacık ve içten karakterleri benimsememek elde değil. Bu saydığım dört muhteşem Bordo Berelimizin haricinde daha çok karakter var ve her karaktere bir şekilde değiniliyor.

Hikaye şuan tamamlanmış durumda bekliyor. Savaşma Seviş serisinin ilk kitabı Ulaş ve Alin'i anlatıyor ama devamı da geliyor ve gelecek -yani yazarın öyle bir sözü var- Her birinin hikayesine de devamında girilecek. Zaten Aşk Nöbetini okuduktan sonra sadece Ulaş ile yetinmeyip diğerlerinin hayatlarını da merak ediyorsunuz.

Volkan, benim bebeğim. Ulaş, mükemmel öküz ve tabiki ondan da daha öküz olan Serdar'ın hayatını merak etmemek olmaz. Öküz dediğime bakmayın, hiçbiri bad boy ya da kötü çocuk havasında karakterler değil. Zaten Wattpad bu konuda yeterince sıkmış durumda olduğu için bad boy harici tüm hikayeler artık ilgi çekici olmaya başladı.

Yazarı'nı da sevimli buluyorum. Okuyucuları ile oldukça iyi bir iletişim halinde. Sadece Fox Tv'de yayınlanan İnadına Aşk dizisi ile biraz arayı açtı ama yine de Aşk Nöbeti, tüm karakterleriyle benim için ayrı bir yerde olacak.

Aşk Nöbeti'ne son gelen habere göre İnkılap Yayınlarından kitaplaşacak. Eğer hala okumayanınız varsa bölümler kalkmadan okumalısınız.

Hikayeye ulaşmak için TIK

18 Ocak 2016 Pazartesi

Erken Kaybedenler | Emrah Serbes

Emrah Serbes
Sayfa Sayısı: 143
İletişim Yayınları
2015
AnKara polisiyeleriyle tanıdığımız Emrah Serbes, bu defa direksiyonu kırıyor ve edebiyatımızda pek de işlenmemiş bir başka meseleye el atıyor. Erkek çocukların enerjik, hüzünlü, alengirli dünyasına giriyoruz...
Baba çalışıyor, anne ev hanımı, muhafazakârlığın kalesi...İşçiler, yoksullar, teyzeler, abiler... Kolay ağlayan sert adamlar... Taşra seyrekliği, mahallenin kalabalığı... Kıskanç, gururlu, saf ergenler... Emrah Serbes, çabuk öfkelenen, kolay vazgeçen, baştan çıkmış erkek çocukları konuşturuyor... Kederli, insana dokunan komik hikâyeler bunlar...

“Dizinin dizime değişi, Handan’ın annesi için bir kelebeğin kanat çırpışıysa benim için kasırgaydı. Kaç sene geçti, hâlâ unutmam, günde en az beş sefer aklıma gelir. Biliyorum bu durumun, kökeni memeden kesildiğim güne kadar uzanan psikolojik nedenleri vardır. Ama bir kadını unutulmaz yapan şey, bir vakitler ona duyulan arzunun şiddetiyle doğru orantılı değil midir? O arzunun kıyısında, gerçekleşme olasılığının tam yanı başında, sanki arada başka hiçbir engel yokmuş gibi rahat davranabilmekle, kendini o tatlı yanılsamaya kaptırabilmekle doğru orantılı değil midir? Bu olgunun da mı sorumlusu benim mutsuz geçen çocukluğum? Cevap? Yok! Kalırsın öyle...”
Taşrada ve kâinatta, yapayalnız kalmış erkek çocukların hikâyesi...

Erken Kaybedenler... Yoldan çıkmış bir neslin manifestosu...


Diyorum ki;
Emrah Serbes'e olan ilgim ve sevgim Behzat Ç. ile başladı. Bir dizi ile başlayan sempati sürecimi de kendisini yakından takip etmem ile artırdım. Düşünceleri, duyguları bir şekilde bana özel geldi. Kendisi benim için özel ve güzel bir adamdır. Bu yüzden bir yıl önce tüm kitaplarını bir seferde almıştım. Tabi Erken Kaybedenler ilk okuduğum kitabı oldu.

Kitabı almadan önce iyi ki yorumları okumamışım, dedim. Yorumlar fazlasıyla kafa karıştırıcı duruyor.

Emrah Serbes'i okumaya iyi ki ilk bu kitabıyla başlamışım. Dilini, kalemini, kaleminden kağıda damlayan her bir cümlesini sevdim. Öyle ansızın sizi yarattığı dünyaya çekiyor ve gerçek dünya ile bağlantınız kopuyor. Bir bakıyorsunuz ki; bir bar taburesindesiniz ya da bir telefon kulübesinde konuşuyorsunuz.

'Sadece güzel cümleler var.' tarzında bir yorum gördüm. Ne kadar boş bir yorum olduğunu söylememe gerek bile yok.

Erkeklerin dünyasına ani bir giriş yapıyorsunuz. Cidden giriyorsunuz. Fazlasıyla içinde hissediyorsunuz. Anlayamadığım ergenlerin yerinde kendimi bulmak garip olsa da onların bu bizden farklı dünyasına dalmayı sevdim.

14 Ocak 2016 Perşembe

4N1K | Büşra Yılmaz

Büşra Yılmaz
Epsilon Yayınları
Sayfa Sayısı: 438
Baskı Yılı: 2015
Yaprak; küçükken, markette annesinden sürpriz yumurta istediği için bulgur reyonuna sıkıştırılıp çimdiklenenler, ilkokul önlüğünün altına eşofman giyip okula gidenler, yeşil silgisini diş izi yapanlar ve kırmızı kapaklı tüm dersler kitabının saman sayfalarını silerken yırtanlar kadar sıradan bir kız çocuğuyken; birlikte büyüdüğü dört çılgın erkek arkadaşı yüzünden akranlarından biraz farklı bir kız haline gelmiştir. Dünyası, on iki yıllık dostları, gamzeli kahramanı Ali, tek ideolojisi3P (pizza, pijama, pislik) üzerine kurulu bir çılgın, Oğuz, sevgilisini kendi vesikalık resminden bile kıskanan demirli, Gökhan ve notları toplamda bile 100’e ulaşamayan çorap fetişisti tatlı çapkın Sinan’dan ibarettir. Kalbi dördüyle tıka basa dolu, hayatı onlarla rengârenk olduğu için aşka ne inancı vardır ne de ihtiyacı... Ama bir gün rutin (!) hayatı, doğum gününde gelen bir paket ile tümden değişir. Paketin içinde, gizemli bir âşıktan gelen, kızımızın asla giymeyeceği türden gösterişli bir elbise ve içinde de bir not vardır.


Diyorum ki;


Wattpad iyi kalemleri de bizimle tanıştırıyor. Ki bunlardan benim için en özel olan insan Büşra Yılmaz'dır. İlk kitabı ve ilk imza günüyle ülke gündeminde oldu. Peki, hak etti mi? derseniz. "Evet," derim. İlk olarak 4N1K’yı okursanız belki abarttığımı düşünebilirsiniz. Bende hak veririm.

Lakin kendisinin kaleminin özelliği ile tanışmak isterseniz hala wattpad isimli uygulamada paylaştığı hikayesi Ölüme Fısıldayan Adam’ı okumalısınız. (Kendisi Epsilon ile kitap olma sürecine doğru hızla gidiyor.)

4N1K’ya gelirsek gencecik beş gencin aşırı mizah hayatlarını ele alıyor. Bir an bile akıcılığından taviz vermeden ilerliyor. Yaprak, özel bir karakter ve ben onun için ‘erkek fatma’ diye avam bir tabir kullanmayacağım. Kalbi de kendi de güzel ve özel bir karakter.

Alikuş ise ‘esas oğlan’ diye tabir edilse de onun karakteri de fazlasıyla özel ve güzeldir. Kendisi bir BadBoy değil. Kızları yatağına atıp, kendini mahallenin kabadayısı sanan bir dingil, hiç değil. O bir Gamen! Gencecik bir insan nasıl bir aşk yaşar Ali ile görebilirsiniz. O masumluğunu yitirmiş hikayelerdeki esas oğlanlardan çok farklıdır. “Sen hariç, Yaprağım,” diyerek kalbimizi kazanan gamzeli çocuktur. Özel ve güzeldir. Otuz yaşındaki bir kadını da kendine hayran bırakır. Liseli bir genç kızı da kendine aşık edebilir.

Oğuz, eşek sıpası bir karakterdir. Kendisini meme ve pizza sevdasına rağmen bir ‘sapık’ gibi göremezsiniz. Yaşadığı ilişkisi ise adeta orjinallik abidesidir. Kitabın benim için en eğlenceli karakteridir.

Sinan ve çoraplarını sevmemek mümkün değil. Üstelik o egosunun altındaki şirin karakterine ne yazmalı bilmiyorum. Kendisi ‘kız sever’ ama o da bir bad boy değil.

Gökhan, küfürlerinin orjinalliğine keşke kitap da sansür uygulamasalardı. Biz onu öyle sevmiştik. O psikopat halleri ve klasik Türk erkeği hallerini ben bile seviyorum. Kitabın son kısmında beni benden aldı. Koskoca Gökhan gitti ve olgun, düşünceli ama kalbimizi kırık bırakan adam geldi.

Kitabına özel yazdığı final, kesinlikle beni tatmin etti. Beklediğimize ve okuduğumuza değdi. Yani tatsız, aceleye getirilmiş bir son okumadım. Büşra Yılmaz’ı da daha çok sevdim. Eğer taze ve genç bir yazara şans vermek isterseniz, okumalısınız.

Kalemine, yüreğine sağlık Anakuş…