kitapkritik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kitapkritik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Mart 2013 Cumartesi

Tatlı Tuzak | Rita Hunter


Tatlı Tuzak | Rita Hunter
Aylar önce Rita Hunter yazısı yazmıştım.O yazıdan çok daha önce alıp okumak istediğim yazarın kitaplarına geç de olsa kavuştum.Rita Hunter olduğuna bakmayın kendisi mis gibi Türk yazardır. :)
Genelde oluşan bir fobidir aşk kitabı ve tutku söz konusuysa Türk yazar dediğiniz de ben iki adım geriye giderim.Benim favorim Judith Mcnaught ona yaklaşan birini bile görmedim.
-Bu arada Tatlı Tuzak önce Sepya adında basılmış olsa da daha sonra Epsilon olarak bir basımı daha gerçekleşmiştir.-

Derken,
Tatlı Tuzak'ın kelimeleri,akıcı cümleleri arasında kayboldum.Elisha ve Connor çiftinin tutkulu ilişkisi sizi ister istemez hikayenin içine çekiyor.Başlarda Elisha fazla erkeksi duruşundan dolayı sizi şüpheye düşürebilir ki hani şu hikayelerde ki güzel kız nerede diyebilirsiniz.Zaten esas burada daha ilginç oluyor her şey, küçük bir kız çocuğu hatta erkek çocuğuna benzeyen bir kız çocuğu ile bir dük nasıl olur da yan yana gelir merakı sizi sürükleyip götürüyor.
Şaşırtıcı derece de bu ikilinin arasındaki tutku,aşk her neyse o aralarındaki okurken sizi de kavuracak.Yavaş yavaş bir birine kapılan iki insan,her ne yaparsa yapsın duruşu karizma olan bir adam ve bir düşesin hikayesi gayet keyif vericiydi.
Bu aşkın tutkusunda eriyip giderken romanın yabancı bir yazarın elinden çıkmış aşk romanı kadar iyi bir roman olduğunu göreceksiniz.Rita Hunter sevildiği kadar varmış.
Tutkulu aşk romanları sevenlerin keyifle okuyacağı bir kitap olmuş. :)

Arka Kapak

Kalbimi Çaldın adlı romanıyla Sepya Kitaplar okurlarının beğenisini kazanan 

Rita Hunter'dan Tatlı Tuzak 

Şiddetli yağmur yüzünden kabaran dere, 
Sedgwick'lerin evini kasabaya bağlayan köprüyü seline kattığında, 
kimse olacakları tahmin bile edemezdi. 
Grandoor Dükü Connor Tracey prensipli bir adamdı. Çapkın olabilirdi ama evli ve tecrübeli kadınları yatağa atmak sayılmazsa, kimse bir ahlaksız olduğunu iddia edemezdi... Fakat günah kadar çekici, melek kadar güzel taşra gülü Claire'in odasına, gecenin bir yarısı onu rezil etmek pahasına girmeye karar verdiğinde tüm prensiplerinin ve erdemlerinin birkaç kadeh brendi ile yok olup gidecek kadar zayıf olduğunu görecekti. 
Ancak bu kendisiyle yaptığı bir iç hesaptı... Asıl hesap ise o meleğin değil de, erkek kılıklı arkadaşının yatağında uyandığında vereceği idi... Evet, kesinlikle Tanrı'nın oyununa gelmişti... 
Elisha Clewland erdemleri olan bir kızdı. Işıltılar saçan bir güzelliği ya da kasabanın erkeklerini baştan çıkartan bir cazibesi yoksa da dürüst ve gururluydu. Fakat yolculuğu dönüşünde kasabalarında mecburen konaklayan soyluya ilk görüşte âşık olunca hiçbir zaman yapmayacağı bir şey yaptı... Nişanlı arkadaşının odasına girmeye niyetlenirken odaları karıştıran adamı, sadece kendisinin bildiği bir gerçekle aydınlatmak yerine, yalan söylemeyi tercih etti. 
Bunun için cehennemde yanması gerekir miydi? 

Yayın Evi: Sepya - Epsilon
Yayın Yılı: 496
Sayfa Sayısı:  2012

23 Şubat 2013 Cumartesi

Değerini Bil | Nora Roberts

Değerini Bil | Nora Roberts
Geç oldu,güç oldu ama sonunda Nora Roberts ile bende tanıştım.Tanışmamız serinin 3. kitabı ile olsa da güzel oldu.
Aşk kitabı seven herkesin sevebileceği türden bir romandı.Cümleler oldukça akıcıydı.Bir süre sonra kapılıp gidiyorsunuz.Aksilikler olmasa ilk gün bitirmeyi düşünüyordum. :)
Güzel,sade,tadında hem aşk hem dostluk barındıran bir hikaye sevilmeyecek gibi değil.
Muhteşem dörtlünün iş hayatına öyle bir kapılacaksınız ki bir anda kendinizi son sayfada bulabilirsiniz.Parker'in iş kolikliği,Laurel'in pasta aşkı,Mac'in fotoğrafı ve Emma'nın çiçekleri birbirine uyumları  %100 olan dört insanın hayatına dalmak oldukça eğlenceliydi.
Erkekleri de sevdim ama Del başrol iken çok baskın bir karakter değildi sanki.Hatta bazen ikilinin aşkı çok aceleye getirilmiş diye düşündüğüm yerler oldu.
Benim için aşk romanları Judith Mcnaught'den ibaret olduğu için onun anlatımı gibi dolu dolu bir aşk bekledim ama kıyaslamak bile istemiyorum.Nora'yı ayrı değerlendiriyorum o öyle güzel. :))
İlk kitap alışverişimde sepette yer bulursam serinin diğer 3 kitabını da alacağım.
Keyifle sıkılmadan okunacak güzel bir roman.Çok sevdim ama daha dolu dolu olmasını isterdim. 

Arka Kapak

New York Times çok satan yazarı Nora Roberts, sizi Connecticut'ın en gözde evlilik planlama şirketi Vows'un kurucuları Parker, Emma, Laurel ve Mac'le tanışmaya davet ediyor. 



Laurel McBane ne zaman desteğe ihtiyaç duysa arkadaşlarına güvenmiştir, özellikle de en büyük hayali olan yemek okuluna gitme şansı ailesinin maddi sorunları yüzünden suya düşmek üzereyken. Şimdi Laurel arkadaşlarının cömert yardımını, müşterilerinin düğünlerinde yaptığı birbirinden lezzetli pasta ve şekerlemelerle ödüyor. 

Laurel aşka ve romantizme elbette inanmaktadır - tabii teoride. Ancak diğer kadınların arzuladığı tüm o zevkler konusunda oldukça çekingendir. 

Parker'ın ağabeyi Delaney Brown gibi güçlü ve zeki erkekleri beğenir - hatta çocukluğundan beri Del'e delicesine âşıktır. 

Bazı aşklar diğerlerinden daha uzun sürmekte ve buna inanan Laurel, üst düzey bir avukat olan Del'in hâlâ erişilmez olduğunu düşünmektedir. 

Bir gece Laurel'ın hızla değişen ruh hali, Del ile öfke dolu, ateşli ve baş döndürücü bir biçimde öpüşmesine neden olur. Paylaştıkları bu tutku dolu öpücük hayatlarında bir dönüm noktası olacaktır... 

Yayın Evi: Epsilon
Yayın Yılı: 2012
Sayfa Sayısı: 360 

19 Şubat 2013 Salı

Şeytanı Uyandırma | John Verdon



Şeytanı Uyandırma | John Verdon

Dedektif Dave Gurney 3. kez kafaları karıştırmaya geliyor.
Aklından Bir Sayı Tut ve Gözlerini Sımsıkı Kapat kitaplarının yazarı John Verdon 3. kitabında da kalemini konuşturmuş.
İlk sayfalardan konunun içine girilmesi kitabı bırakmayı daha da zorlaştırıyor.Ve aynı şekilde olayların hızla ilerlemesi okudukça içinde kaybolmanızı sağlıyor.İlk iki kitabını okuyup sevenlerin zevkle okuyacağı bir roman olmuş.
Heyecan,gerilim,zeka üzerine kurulmuş cümleler,tahminler derken kendinizi son sayfalarda buluyorsunuz.

Dave oldukça tanıdık ama bir o kadar ilk iki kitaba göre daha samimi karşımıza çıkıyor.İkinci hikayeden kalan hasarlar dedektif'i duygusal yönden değiştirmiş ve bu değişikliği sevdim.Eşi ile ilgili her anını çok daha sevdim.Aralarındaki bağ sanki burada daha açıkca ortada.
Kyle'nin sonunda gelmesi ve babası ile aralarında ki hem çekingen hem duygusal anlar çok güzeldi.Babasının mesleğine ilgisi,merakı,ona karşı hayranlığı her şeyi ile hoş geldi.
Kim'in birden ortaya çıkması başlarda garip gelse de sonra sonra onu evde görmeye alışacaksınız.

Son sayfalara kadar 3-4 tahminim vardı.Tek tahmin yapmak bana göre mümkün değil.Beklemediğim biri çıktı ve bunu daha çok sevdim.İkinci kitap da tahmin ettiğim kişi çıkınca bozulmuştum. :)
Kısaca John Verdon seviyorsanız kaçırmayın en kısa zamanda okuyun derim.

Arka Kapak

Asla o karanlık odaya girme.

Sabaha çıkmak istiyorsan şeytanı uyandırma.

Hiçbir cinayet kusursuz değildir. Özellikle Dahi Dedektif Dave Gurney bir olaya müdahil olup hiç kimsenin göremediği detayları ortaya çıkardığında, çıkışı olmadığı düşünülen labirentin çıkışını ustalıkla bulduğunda...

Gurney, bir seri katil üzerine belgesel hazırlayan genç bir kıza danışmanlık yapmayı kabul eder. On yıl önce yaşanan bu olaylarda kurbanların hepsi keskin bir nişancı tarafından zifiri karanlıkta, pahalı Mercedes arabalarını kullanırken, aynı açıdan ve noktadan kusursuz biçimde vurulmuş ve bedenlerinin yanına birer oyuncak hayvan bırakılmıştır. Asla aydınlatılamayan bu cinayetlerin üstüne bir perde çekilmiştir ve kimse bu perdeyi kaldırabilecek kadar cesaretli değildir. Tek bir kişi dışında.

Gurneyin, kimseye izini belli etmeyecek kadar dahiyane bir plan yapmış olan bu caniyle oynayabileceği tek bir oyun vardır. Ölüm oyunu: Kendini hedef göster, o sana gelsin.


"Zeki bir adamı karmaşık bulmacalar çözerken izlemek müthiş bir keyif. Gurney işte bu yönüyle farkını ortaya koyuyor."
New York Times

"Her sayfada artan gerilimle, bir psikopatın iç dünyasının derinliklerine ineceksiniz."
Publishers Weekly

"Şaşırtıcı bir son ve tam bir şaheser. Tırnaklarınızı kemirtecek kadar heyecan verici."
New York Journal of Books


Yayın Evi: Koridor
Yayın Yılı: 2012
Sayfa Sayısı: 538


7 Şubat 2013 Perşembe

Sonsuza Kadar | Judith Mcnaught


Sonsuza Kadar | Judith Mcnaught
Aşk ve tutku denildiğinde ilk aklıma gelecek yazar Judith Mcnaught bu kitabında da beni şaşırtmadı.Aslında onu keşfedeli yıllar oluyor ama ben sindire sindire kitaplarını okumayı tercih ediyorum.

Jason ve Victoria'nın aşkını soluksuz okumaya hazırlanın.Kahvenizi alın uzun bir gece sizi bekleyecek.Jason'un taş kalpli çekiciliği Victoria'nın aşkı için uğraşları size kitabı bitirmeden kalkma fırsatı vermeyecek.
Dolu dizgin tutkulu bir aşkın içinde kendinize yer bulmaya çalışacaksınız.Sayfalar birbiri ardına akıp gidecek.Cümleler tek tek hafızanıza kazınacak.
Bazen sinirlenecek bazen üzüleceksiniz ama son sayfalara geldiğinizde gülümseyerek kapağını kapatcaksınız.
 
İkili arasında çıkan olumsuzluklar bile canınızı sıkmayacak.Tecrübesiz bir genç kızın şahane bir adamı kendine aşık edişini okumak fazlasıyla zevkli olacak.
Bu ikili dışında Charles da oldukça ilgi çekiciydi. 
Aşk ve tutkunun harmanlandığı bir roman istiyorsanız kaçırmayın derim.

Victoria:Sandalyemi mi çekiyorsun,yoksa kulağımı yemeye mi çalışıyorsun?
Jason:Olabilir.Yeni aşçı kötü bir yemek çıkaracak olursa, bunu da düşünebilirim 
--

Jason:İlk defa kahraman rolüne aday gösterildim, ama bir köpeğin ardından ikinci şık olmak biraz kalbimi kırdı.


Arka Kapak 
Judith McNaught'ın en güzel aşk romanlarından biri olan 'Sonsuza Kadar', özgür ruhlu, Amerikalı bir genç kızla huysuz bir İngiliz lordunun hikayesi. Anne babasını kaybeden Victoria, uzak bir akrabasının yanına sığınmak üzere, uzun bir okyanus yolculuğu yaparak İngiltere'ye gelir ve kötü şöhretli Lord Jason Fielding ile tanışır. 
 
 Lordun küstahlığı karşısında şaşkına dönse de, bir panterin acımasızlığına ve zarafetine sahip olan genç adam ona çok çekici gelir. Karşı koyamadığı bu çekim sonucunda, kendini Jason ile evli bulduğunda, Victoria için mücadele ve üzüntü dolu günler başlamıştır. Genç kız pek çok sınavdan geçecek, bu arada koşulsuz sevmeyi, özveriyi ve sonunda ulaştığı sonsuza dek sürecek aşkın değerini bilmeyi öğrenecek; taş yürekli Lord Fielding'e de aynı şeyleri öğretecektir. 
 
Yayın Evi: Epsilon
Yayın Yılı: 2010 
Sayfa Sayısı: 445

6 Ocak 2013 Pazar

Allah Beni Böyle Yaratmış | Pucca


Allah Beni Böyle Yaratmış | Pucca

Tüm ön yargı ile kurulmuş laflara aldırış etmeden Pucca'yı severek okuyanlardanım.Sıkı takipçisi bile diyebiliriz.Pucca edebiyat dünyasına ne kazandırıyor umurumda değil.Pucca gençliğe ne katıyor umurumda değil.

İşte benim favori olayımdır. "Utku benim kocam oluyor."

İlk iki kitabını okuyanlar bilir ki Pucca en doğal halini hep yansıttı.Ama üçüncü kitabı ile Pucca kendini daha da aştı.
Okurken sıkılmayacaksınız.
Okurken sayfalar arasında kaybolup gideceksiniz.
Okurken perşembe akşamı saat 20:00'da Aşk-ı Memnu izliyormuşçasına olaylara kapılacak, Ankaralı ile Pucca'nın garip ilişkisine kafa yoracaksınız.
Zekadan ve insanlıktan yoksun sevgilisine küfürler edecek,bazen Pucca'nın hareketlerine de deli olacaksınız.
Sonunda kaynana adayını bir kahve fincanında boğup 7 parçaya bölüp 7 ülkeye dağıtmak isteyeceksiniz.

"Arkadaş arkadaşın pezevengidir." bölümü benim için başlık olarak fazlasıyla anlamlıydı.
Pucca sadece eğlendirir mi? Hayır Pucca sonlara yaklaştıkça canınızı da yakabilir.Cümlelere kendinizi öyle kaptırırsınız ki Pucca'nın canının yandığı her an sizde en az onun kadar acı çekersiniz.

Pucca'nın en doğal halinden bile doğal olan Allah Beni Böyle Yaratmış okunmaya değer.

Eğer okuduğum her kitap bana edebi bir kazanç sağlamalı kısmen bir kişisel gelişim kitabı olmalı diyenlerden değilseniz alın okuyun. (derim)


Yayın Evi: Okuyanus 
Yayın Yılı: 2012
Sayfa Sayısı:  341
Arka Kapak

Sanal âlemin en bilinen isimlerinden PuCCa, hikâyelerine kaldığı yerden devam ediyor. İlk kitabı "Küçük Aptalın Büyük Dünyası" ile bol bol güldüren, ikinci kitabı "Ve Geri Kalan Her Şey" ile yer yer hüzünlendiren PuCCa, serinin üçüncü kitabı "Allah Beni Böyle Yaratmış"ta "Ayaklarına kadar uzanan simsiyah montu ile Kenan İmirzalıoğlunun içerisine bisiklet pompasıyla hava basmışlar gibi duruyordu" diye tanımladığı, şimdiye kadar hiç yazmadığı Ankaralıyla ilişkisini ve üniversite hayatını anlatıyor... 



"Yediğini, içtiğini, gezdiğini gördüğünü değil, bize başına neler geldiğini söyle" dedirten tek yazar olma özelliğini kimselere kaptırmayan PuCCa, bu kez de ilk paragraftan itibaren onu neden bu kadar sevip merak ettiğimizi bize yeniden kanıtlıyor.



Bu arada, bizden duymuş olmayın ama, yine çok güleceğiz!

1 Ocak 2013 Salı

Empati | Adam Fawer

Empati | Adam Fawer

Bir Olasılıksız heyecanı yaşamaya hazır mısınız?
Hatta Olasılıksız'dan daha iyi bir kitaba hazır mısınız?

Adam Fawer Olasılıksız'ın nefessiz sayfalarından kopup daha karışık ama bir kadar da iyi bir kitap istiyorsanız Empati ile doğru tercihi yaparsınız.Uzun süredir böylesine soluksuz bir kitap okumadım.
İçinde yazan her kelimeyi dikkatle okuyacaksınız.Kaçırdığınız her kelime için tekrar dönüp, okuyacaksınız.Bir gün bırakırsanız çok büyük şeyler kaybedeceğinizi düşüneceksiniz.
Kesinlikle tüm dikkatinizi verip okumanız gereken bir kitap.

Cümlelerin büyüsüne kapılıp benim gibi yanınıza birde not defteri alabilirsiniz.
Belki uzun zamandır bu kadar bilgi alabildiğim aynı zaman da da içine kapıldığım bir roman olmamıştı.

Sonlara doğru tekrar karışıklıkları artmış olsa da sonuna kadar geldiğimde iyi ki okumuşum dedim.

Yayın Evi: APRIL YAYINCILIK
Yayın Yılı: 2011
Sayfa Sayısı:  640
Arka Kapak
OLASILIKSIZ'IN YAZARI ADAM FAWER'LA YENİ BİR YOLCULUĞA HAZIR MISIN?
Yaşamınızın kontrolü sizde değil!
Öyle olduğunu düşünebilirsiniz, ama yanılıyorsunuz. 
Elbette ki kendi kararlarınızı kendiniz vermekte özgürsünüz. 
Bu kitabı kapatabilirsiniz. 
O sandalyede oturmaya devam edebilirsiniz. 
Ya da gözlerinizi oymak gibi çılgınca bir şey yapabilirsiniz. 
Ama sorun şurada: ne isteyeceğinizi kontrol edemezsiniz. 
Her davranışınızı önceden belirleyen arzularınız ruhunuzun o kadar derinlerine işlemiştir ki, onlara dikkat bile etmezsiniz. 
Ve bu da sizi mükemmel bir köle yapar. 
Bu nedenle hayatınızı yaşamaya devam edin. Ne isterseniz onu yapın. Sadece isteklerinizin tümüyle sizin kontrolünüzde olmadığı gerçeği üzerine kafanızı çok fazla yormamaya çalışın. 
EDEBİYAT, BİLİM VE FELSEFE RUHUNUZA AKACAK, 
OKUDUKÇA BAĞLANACAK, BAĞLANDIKÇA OKUYACAKSINIZ. 

16 Aralık 2012 Pazar

Beni Yalnız Sen Anlarsın | Emma Burstal

Beni Yalnız Sen Anlarsın | Emma Burstal
Umutsuz Ev Kadınları'nın bir alt versiyonu olup cümle fazlalığı olan bir kitap olmuş.Cümle fazlalığından kastım çok kel alaka kısımlar var.İster istemez o uzun anlatımlar ve uzun ve gereksiz anlatımlar ile kitabın o anki konusundan uzaklaşıyorsunuz.

Çok mu vasat? Hayır değil aslında konusu bir o kadar güzel ama yazarın anlatımında bir sıkıntı var.Ara ara çok eğlendiğim de oldu ama bu anlar çok uzun sürmedi.

İnat ettim ve sırf okumak için okudum.
Atladığım dayanamadığım yerler oldu.
Sonuna kadar okumamda inadımla birlikte Percy'nin hayatını merak etmemin de katkısı var.Hiçbiriyle değil ama onun hayatıyla fazlasıyla ilgilendim.Onun yavaş yavaş kumara olayına gömülmesi,kocası ile ilişkisi,eğitmeni ile arasındaki ilişki derken fazlasıyla ilgi çekiciydi.
Carmen çok bilindik ve en az kitap kadar sıkıcıydı.
Patrice zaten geri planda gibiydi.En azından benim için öyleydi sonuna gelene kadar.
Suzanne tipik kariyer de yaparım çocukta modunda bir kadındı sevemedim.

Hakkını da yemeyeyim son 100 sayfa kala bir hareketlik bir canlanma bir şoklanma oldu.Şoklar kesinlikle çok iyiydi.Ama bu kadar ile kaldı.O son 100 sayfada bile atladığım yerler oldu.

Bu kitabın bana verdiği en iyi ders bundan sonra yayınevine göre kitap almamam gerektiğidir.
Yayın Evi: Epsilon
Yayın Yılı: 2009
Sayfa Sayısı: 448
Arka Kapak
Londra’nın güney batısında yeni açılan şık spor salonuna üye olan dört kadın bir yandan mekik çekip pilates yaparken bir yandan da çene çalıp dertlerini paylaşırlar ve zamanla sıkı dost olurlar.
Bu dostluk onları sıkı sınavlardan geçirir ama birlikte olmaktan vazgeçemezler.
Uzun zamandır mesleğini yapmayan öğretmen Percy, kocasının kıskançlığına boyun eğip hukuk okumasına rağmen ev kadını olan Patrice, sakatlanarak bale kariyerine son vermek zorunda kalıp içmimar olan Carmen ve başarılı bir üst düzey yönetici olan Suzanne…
Kahramanlarımızın kendi hikâyelerini ve birbirleriyle arkadaşlıklarını okurken kitabı elinizden bırakamayacaksınız.

“Eğlenceli, duygusal, hareketli… Bu güzel romanda her şey var!”
Penny Vincienzi

“Eğlenceli ve samimi… Nihayet gerçek kadınlar hakkıında yazılmış bir kitap okudum!”
Amanda Platell
 

15 Eylül 2012 Cumartesi

İncir Kuşları | Sinan Akyüz

İncir Kuşları | Sinan Akyüz
Korkarak başladığım İncir Kuşları bir nefeste bitti.Beklediğimden kötü değildi.Geçişleri farklı da olabilirdi ama ben bu halini de sevdim.

Bosna katliamını okumayı bekleyenler için başlar biraz sıkıcı olabilir.Sıkıcıda değil aslında masum,okuyanı içine çeken bir aşk anlatılıyor.Bir o kadar güzel ve tatlı bir aşk ama biraz aniden gelişen bir aşk.Daha ağır ağır olabilirdi.Tabi ağır olması savaşın anlatılmasını daha geriye bırakırdı.
"Berlin'de bir kez daha anladım ki, sen benim özgürce nefes aldığım Saraybosnam gibisin."
Suada ve Tarık'ın güzel,dolu dolu aşkı arasında giderken İfeta teyzeyi de bir o kadar seveceğinizi düşünüyorum.Aklı başında harika bir Boşnak kadını..
Günler hızla 6 Nisan'a gelirken sayfalarda bir o kadar hızlı geçiyor.Yazarın dili tek kelime ile şahane.Bir tek sayfasında bile sıkılmadan hızla geçebiliyorsunuz.Sonunda bayram'da Bosna'daki insanlarla birlikte sizde o kanlı baklavadan tadıyorsunuz.

Sonrası ise malum herşey tek kelime "Katliam"
Buz gibi ama bir taraftanda yürekleri yakan bir savaşın ortasında buluyorsunuz kendinizi..Hayatları,bedenleri ellerinden alınan kadınlar,en az kadınlar kadar işkence çeken erkekler ve satılan çocuklar.
Suada'nın penceresinden baksanızda diğer insanları da oldukça iyi takip edebiliyorsunuz.Edina'ya yapılanlar,Ayşa,Fadila ve diğer tüm hepsi için ayrı birer işkence hayatı başlıyor.
Savaş Bosna'ya acımasızca çökerken Bosna'lıların dimdik duruşunu okuyorsunuz.
Tüm herşeyden önemlisi de tüm bunların gerçek olması.. 

Okurken ağlayabilirsiniz,okurken tüm bunları yapanlardan nefret edip yapılan işkencelere dayanamayıp yarıda bırakabilirsiniz.Bu katliam'a gözlerini kapatan canilere küfredebilir ve Demirel'in yaptıklarıyla gurur duyabilirsiniz.Okurken o yaşanılanları sizde içinizde yaşayabilirsiniz.Her ölen bir bedenle sizden de birşeyler eksilebilir.
Roman okuyorum bilincinden daha farklı bir sebeple okudum.Daha iyi anlatılanı vardır-yoktur bilemem.Ben sevdim,sevilecek de bir kitap..

Arka Kapak
Sinan Akyüz’den Yüreğinize Dokunacak Bir Kitap!

Boşnak Kızın Bir Solukta Okunan Gerçek Hikâyesi…

Çok satan romanlarıyla tanınan ve geniş okur kitlesine sahip yazar Sinan Akyüz yine ses getirecek son kitabıyla okurlarını selamlıyor. Alfa Yayınları’ndan çıkan İncir Kuşları’nda yazar, Bosnalı bir genç kız olan Suada’nın gerçek yaşamından yola çıkıyor. Okuru savaşın ve aşkın yakıcı gücüne tanıklığa davet ediyor.

Bosna tüm bilinmeyenleriyle ilk kez Sinan Akyüz kalemiyle yazıldı…

Sinan Akyüz dünyanın seyirci kaldığı bir soykırımı Suada’nın öyküsüyle yeniden gündeme getiriyor. Yakın tarihi edebiyatla buluşturan yazar, aşkın içinde “savaşı ve şiddeti”, savaşın içinde de “aşkı ve inancı” ustalıkla harmanlıyor. Bu romanla Bosna Savaşı’nın bilinmeyen bambaşka bir yüzü gün ışığına çıkarken; kitap okuyucusuna sürpriz bir sonla veda ediyor.

Aynı ırktan geliyorlardı. Aynı dili konuşuyorlardı. Bir tek dinleri farklıydı. Biri Müslüman Boşnak genci, diğeri ise Hıristiyan Sırp’tı. İkisi de konservatuardaki aynı Boşnak kızına âşık olmuşlardı. Ve bir gün bu iki genç, güzeller güzeli Suada’ya aşklarını ilan ettiler. Ancak gençlerden biri aşkına karşılık bulmuş, diğeri ise “Kalbimde iki kişiye yer yok” cevabını almıştı.

Takvim yaprakları 6 Nisan 1992’yi gösterirken bir bomba düştü beyaz zambakların açtığı yüreklere… Suada patlak veren savaşın estirdiği rüzgârda âdeta savrulan bir yaprak gibiydi. Savruldu, savruldu, savruldu… Sonra da kader onu bir zamanlar ‘hayır’ dediği genç adamın eline esir düşürdü. Genç adam, o gün ela gözlü çöl ahusuna bakmış “Kader bizi ne inanılmaz bir şekilde birleştirdi, görüyor musun Suada?” demişti.

Modern zamanlarda Avrupa’da yaşanmış bir soykırımda, kadere inananların romanıdır İncir Kuşları…

Bu kitap tamamen gerçeklere dayanmaktadır…

Yayın Evi: ALFA
Yayın Yılı: 2012
Sayfa Sayısı: 328

Birkaç Okuyucu Yorumu:

(Yorumlar Kitapyurdu.com'dan alıntıdır.)
  •  Kitap yaşanananları tüm acısıyla anlatıyor.ama ben kitabı bitiremeden bıraktım.daha fazla okuyamadım.
  •   Konu başarılı ki gerçek olması etkileyici ama dili ne yazık ki çok çok basit kalmış. Çok sıradan gereksiz diyaloglar la doldurulmuş. İsim vererek kıyas yapmak istemem ama bu konuyu işleyen çok daha başarılı romanlar mevcut. İyi niyetle ama çok basit bir anlatımla yazılmış bir kitap. Kısacası profesyonel anlatımdan çok uzak...
  • Yazarın okuduğum ilk kitabıydı ve çok etkileyiciydi...Kitabı 1 günde okudum elimden bırakamadım hiç sıkılmadan okudum yeri geldi güldürdü yeri geldi o aşkta insanın içini ısıttı ama en önemlisi unutulmuş olan acıları bir kez daha yaşattığı için teşekkürler Sinan Akyüz...Ama yazar Suada`nın hayata tutunma çabalarına, ailesini nasıl bulduğu vb konulara da tam anlamıyla değinseydi daha iyi olurdu düşüncesindeyim ama yine de güzel ve etkileyiciydi çok öfkelendim allah hiç kimseye böyle acılar yaşatmasın herkese tavsiye ediyorum bu kitabı mutlaka okumalısınız...
  • Bosna'da yaşanan insanlık ayıbını gayet sürükleyici bir üslupla anlatmış Sinan Akyüz...Bir akşam vakti başladım ve elimden bırakamadığım için gece yarısı bitirdim.Bittiğinde gözyaşlarım benden habersiz akmaya başlamışlardı bile.Savaşın gerçek yüzü işte bu...
  • Kitabı bir günde okudum bitirdim. Okurken çoğu zaman gözlerimden akan yaşlara engel olamadım. Bir insanlık dramı ve buna kulak tıkayan dünya ülkelerinin ayıbı. Beyaz zambaklar ülkesinde insanlık dışı olaylara maruz kalanlara kulak tıkayanlar için, kendim adıma özür diliyorum. Kitabın yazarına akıcı anlatımından ve bosnalıların yaşadığı dramı dile getirmesinden dolayı teşekkür ederim. Bu kitabı herkesin okumasını tavsiye ederim.


7 Eylül 2012 Cuma

Olasılıksız | Adam Fawer


Olasılıksız | Adam Fawer
Birşey popüler olduğunda soğuyorum.Herkesin elindeki kitap bana itici geliyor.Yada sürekli konuşulanlar.Sırf bu yüzden Olasılıksız listemde olup almayı hep ertelediğim kitap oldu.Sonunda kitaplığıma geldiğinde,sayfalarının arasında kaybolacağımı bilsem bu kadar beklemezdim.

Başlarda biraz karışık gibi gelen kitap birkaç sayfa sonra içine çekiyor.Aslında karışıklığı da bir anda birkaç kişiyi anlatmasından kaynaklı.Kim kimdi önce bir algılayamıyorsunuz.Sonra kitap ilerledikçe Olasılık konuları size bir o kadar sevimli ve sürükleyici geliyor.
Caine'in durumunu anlamaya çalışırken Jasper'in kardeş bağı ve Nava'nın içine düştüğü durumlar sizi birkaç saat içinde alıp götürüyor.
200'lü sayfalara geldiğinizde zaten o andan itibaren Laplace'nin şeytanı sizi de alıp olayların tam ortasına atıyor.Olasılık,fizik gibi konulara  uzak insanlar bile sırf meraktan okuyacaklardır.
Yazarın dili,akıcılığı tek kelime ile şahane..
300'lü sayfalardan sonra artık tüm dünya ile bağınız kopabilir.Nefes almayı unutup olaylara kendinizi kaptırabilirsiniz.Kitabı bitirip kenara koyduğunuzda da aksiyon filmi izlemiş kadar oluyorsunuz.

Soluksuz okunabilecek şahane bir kitap, kaçırılmayacak kadar iyi..
Yayın Evi: APRİL YAYINCILIK
Yayın Yılı: 2012
Sayfa Sayısı: 475
Arka Kapak
Bir sabah, yıllardır görmediğiniz bir arkadaşınızı düşünerek uyandınız. Bir saat sonra, onunla sokakta karşılaştınız. Sizce bu sadece bir tesadüf mü, yoksa çok daha farklı bir anlamı olabilir mi? Siz hiç Loto’da büyük ikramiyeyi kazanmadınız. Ama birileri kazanıyor. Hem de sürekli! Onlar sizden daha mı şanslılar?

Şans nedir gerçekten? İçinizde bütün parayı kırmızıya yatırmanız gerektiğini söyleyen bir his var. Bu his bir öngörü müdür? Yoksa daha fazlası mı?

Yolda gidiyorsunuz. Kafanızı çevirip yandaki küçük parka baktınız ve bir anda bu anı daha önce de yaşamış olduğunuzu hissettiniz. Evet, Deja Vu. Sizce nedir Deja Vu; Geçmiş mi, rüya mı yoksa geleceği mi görüyorsunuz? Eğer siz de kontrolün kimde olduğunu merak ediyorsanız, ‘OlasılıkSız’ tam size göre bir roman..

Birkaç Okuyucu Yorumu:

(Yorumlar Kitapyurdu.com'dan alıntıdır.)
  • Çok sürükleyici bir kitap. Kitap okumayı pek sevmeyenlere ya da hemen sıkılanlara tavsiye edebilirim.
  • Kitabın aksiyon kısmında hiçbir eksiği, atlanmışı, gediği bulamazsınız. Nefis kurgusu size başka bir dünyanın kapılarını açacak. Ancak kitap bir aksiyon romanı değil. Aslında matematik ile varoluş felsefelerini inceleyen ve matematik ile fizik ötesini arayan, anlatan bir inceleme. Okumak için yerinizde duramayacağınız; hayatı erteleyip başka boyutlarda dolaşma hissinin cazibesinden kaçamayacağınız bir eser. Modern felsefenin normal dediğimiz insanlarla karşılaşma şekli. Her kitapseverin kesinlikle sahip olması gereken eser.
  • Gerçekten merak ettiğim bir kitaptı. Bir solukta okunuyor adeta. Zaman kavramı, ihtimaller, ve aslında aynılarını bizim de yaşayıp ama o olasıklıkları , o değişimleri kendimiz gözümüz önüne getiremediğimiz, sonuçları çoğunlukla yaşadıktan sonra gördüğümüz için bunun farkına varamıyoruz sadece.
  • Olasılığı olmayan yani olasılıksız yoktur. Her şeyin olma ihtimali vardır. Bu, geleceğinin tercihlerini en doğru şekilde yapmak için toplu bilinçaltından faydalanmak ya da tesadüf olduğunu düşündüğümüz ama aslında bir amacının olduğunu anladığımız olaylar olabilir. Gerçekten kesinlikle okumaya değer bir kitap...
  • Gerçekten mükemmel ötesi bir kitap. Bu güne kadar nasıl okumadığıma şaşırdım. Olayları anlatılışını okurken gözünüzde tüm ayrıntıları canlandırabiliyorsunuz. Özellikle o patlama sahnesini birebir yaşadım sanki :). kesinlikle okunması gereken, okurken düşündüren, öğreten, heyecanlandıran bir eser.

14 Ağustos 2012 Salı

Gece Yolu | Kristin Hannah

 
 Gece Yolu | Kristin Hannah 
Elinize bir Kristin Hannah kitabı almışsanız koltuğa rahatça oturun ve tüm dikkatinizi ona verin.O size herşeyin en iyisini sunabilen nadir yazarlardan.
Aynı yazarın okuduğum 4. kitabı oluyor.İlk üç kitap arasında favorim Ateşböceği Yolu iken şimdi sorsanız kararsız kalırım.Gece Yolu sadece 1 gün sürdü.En çokta bittiğinde üzülüyorsunuz.Devam etseydi ne olurdu? 
Lexi ve Mia'nın dostluklarıyla içiniz ısınırken onların çekingen,bir adım geriden gelen hayatları bazen size tanıdık geliyor.Jude ve annelik duyguları yaşanmış,yaşanmamış hayatlar arasında gelip giderken keşkelerin değerini birkez daha anlıyor insan.Kitabı okurken Jude-Zach-Mia ve Lexi için birkez de siz keşke diyeceksiniz.
Keşkeler,sorumluluklar,yalanlar gencecik hayatların yönünü değiştirirken saatte sayfa hızınız 100 olabilir.Kristin en iyi kitabını yazmış.Akıcılığın doruğunda şahane bir kitap olmuş.İlk sayfalarından insanı içine çeken nadir romanlar vardır Gece Yolu onlardan biri olmuş. 
Ben elime ilk aldığımda içinde kayboldum.Farradayların bir anda savrulan hayatlarında bende savruldum.
Zach'in aşkı ise kadınların kalbini ısıtacak ve yılın en samimi aşkı seçilecek cinsten.
Son olarak,
Kristin okuyucuları bilir ki bu hatun en az bir kez o kitabında sizin gözlerinizin dolmasını sağlar.
Ve teşekkürler Kristin yine yapacağını yaptın. :)

İlk defa bir Hannah kitabı okuyacaksanız bu kitap ile başlayın derim.Cümleler ancak bu kadar hızla birbirini kovalayabilir.

  Yayın Evi: Pegasus
Yayın Yılı: 2012
Sayfa Sayısı: 496
Arka Kapak >>
Ateşböceği Yolu, Kış Bahçesi ve Gerçek Renkler kitaplarının yazarı Kristin Hannah’ın aşka ve kaybetmeye dair dokunaklı yeni romanı

Hayat size bir dizi seçenek sunar. Beklemek... Geçmişe tutunmak... Unutmak... Affetmek...
Siz hangi yolu seçerdiniz?

On sekiz yıldır çocuklarının ihtiyaçlarını her şeyden üstün tutan Jude Farraday’in ikizleri Mia ile Zach zeki ve mutlu birer gençtir. Defalarca evlatlık verilen ve karanlık bir geçmişe sahip olan Lexi kısa sürede Mia’nın en yakın arkadaşı ve bu birbirine bağlı ailenin de bir parçası olur.
Jude çocuklarının iyi bir yaşam sürmesi ve tehlikelerden uzak olmaları için her şeyi yapmıştır. Ancak lisedeki son yılları hepsini büyük bir sınavdan geçirir ve sıcak bir yaz gecesi, verilen yanlış bir kararla hepsinin hayatları altüst olur. Farraday ailesi göz açıp kapayıncaya kadar paramparça olacak, Lexi her şeyini kaybedecektir. Sonraki yıllarda, hepsi o gecenin doğurduğu sonuçlarla yüzleşir ve unutmaya çalışır. Ya da affetme cesaretini kendinde bulmaya...
Hayat dolu ve evrensel bir roman... Gece Yolu annelik, kimlik, aşk ve affetmeye dair soruları derinlemesine işliyor. Hem kaybetmenin verdiği şiddetli acıyı hem de ümidin hayret verici gücünü gözler önüne seren aydınlatıcı, yürek parçalayıcı bir roman. Kristin Hannah aile özlemi, insan kalbinin direnci ve sevdiklerimizi affetme cesaretine dair unutulmaz bir hikâyeyi olabilecek en iyi şekilde anlatıyor.

“Gece Yolu insan ruhunun affetme konusundaki eşsiz gücüne dair özel bir kitap.” -New York Journal of Books

“Gece Yolu’nu okuyup da hikâyesinden ve karakterlerden etkilenmemeniz imkânsız. Kitabı bitirdikten sonra bile etkisini birkaç gün üzerinizden atamayacaksınız.” -The Huffington Post

“Gece Yolu’nu son sayfasına kadar ağlayarak okuyacaksınız.” -The Daily Mail


Birkaç Okuyucu Yorumu:

(Yorumlar Kitapyurdu.com'dan alıntıdır.)
  • Bir kitap nasıl böyle güzel olur anlatamam ancak okuyarak görebilirsiniz ağlayarak okuduğum tek kitap buydu kitap bittiğinde ona sarıldığımı fark ettim 2 günde okudum ve bitti diye çok üzüldüm kitabı okurken bende onlarla birlikte yaşadım mükemmel bir kitap.
  • Kitabın ilk başlarında biraz sıkılabilirsiniz, belli bir rutin hayatı anlatan bir kitap gibi geliyor ama kitabın yarısına gelmeden yaşanan bir olay kaakterlerin hayatını nasıl etkiliyor görüyorsunuz.Kitabın sonarında gözyaşlarıma engel olamadım.Zaten bu yazarın şu ana kadar çıkan bütün kitaplarını beğenerek okudum.Hepsinde de benim için ayrılmış gözyaşı vardı. Kesinlikle okuyun derim. 
  • Yazar; arkadaşlığı,aşkı, ölümü, hüznü o kadar ustalıkla somutlaştırıyor ki, elinini uzatsanız tutabilekmişsiniz gibi geliyor. Her kitap mutlaka bir yerinizden yakalıyor sizi.Yaşantınızı gözden geçirmek ve bakış açınızı değiştirmek için mükemmel kitaplar, mutlaka okuyun.
  • Kristin Hannah yine, yeniden harikalar yaratmış. Gözyaşı sağnağı ile tek bir bir kelimesini kaçırmadan okuyabilmek adına kendimi öylesine kaptırmışım ki...
    Kitabı bitirdikten birkaç saat sonra 3,5 yaşında ki yeğenim "Neden Ağlıyorsun Teyze" diye sordu."Ağlamıyorum" dediğimde parmağını gözbebeğime değdirdi ve "ama burada gözyaşı var, hem kirpiklerinde ıslak" dedi. Aslında tek kelime ile yorumsuz bir kitaptı, yine de bu yorumu paylaşmak istedim.
    Bu muhteşem kitabı şiddetle tavsiye ediyorum.
      

9 Ağustos 2012 Perşembe

Kış Bahçesi | Kristin Hannah



 

 Kış Bahçesi | Kristin Hannah
 
Kitabı bitirdiğinizde Kış Bahçesi ismi o kadar anlamlı ve güzel gelecek ki size daha da seveceksiniz. Kristin Hannah kalemini konuşturmuş.İlgisiz bir annenin etrafında dönen basit bir hikaye gibi geliyor başlarda ama yavaş yavaş masallarla sürükleniyorsunuz.Hikayenin içinde olmasını başlarda biraz garipsedim derken bir anda asıl karakterleri bırakıp sadece masalı dinlemek istedim.
Anya'nın karakterini çözmeye çalışırken Vera'nın hayatında kayboldum.
Mere ve Nina'nın zıt hayatlarını da unutmamış Kristin merak edenlere onların neler yaptığını de eklemiş sonlarda en çok buna sevindim.Kitabın sonuna doğru geldikçe içim burkuldu.
Vera'nın,Anya'nın,Meredith'in keşkeleri arasında kaybolup gidiyorsunuz.Şurdan sonra akıcıydı diyemiyorum her satırı su gibi akıp geçti.Bir süre sonra merak duygunuz sizi ele geçirip daha da hızlı okumanızı sağlayacak ve bir bakmışsınız sonsöz'desiniz.

Kitabı alırken beni tarih kısmı korkutmuştu.Tarihi severim ama bu sefer başka bir milletin tarihini okuyacaktım.Ama korkum yersiz çıktı.Sıkılmaktan ziyade merakla okudum.

Son olarak bu kitabında da gözlerim oldu Kristin bir kere de yapma şunu olur mu?

Arka Kapak >>
Meredith ve Nina Whitson birbirine taban tabana zıt karakterlerdeki kız kardeşlerdir. Biri evde kalıp çocuklarına bakmış ve aile işinin başına geçmiş, diğeriyse hayallerinin peşinden gidip dünyayı gezmiş ve ünlü bir foto muhabir olmuştur. Ancak sevgili babaları hastalandığında bu birbirine yabancı iki kadın, kendilerini yine bir arada, şimdi bile kızlarına herhangi bir avuntu vermeyen, aşırı mesafeli anneleri Anya’nın yanında bulacaktır. Anneleriyle aralarındaki tek bağ, onun, çocukluklarında bazı geceler kızlara anlattığı bir Rus masalıdır.
Ölüm döşeğindeki babalarınınsa, hayatındaki kadınlardan son bir arzusu vardır. Anya kızlarına bir masal anlatacaktır; yıllar önce başladığı ama hiç bitirmediği o masalı. Hem de bu kez sonuna kadar.
Bu masal daha önce duydukları hiçbir şeye benzememektedir; altmış yıldan uzun bir zamanı kapsayan, savaş mağduru Leningrad’da başlayıp günümüz Alaska’sına kadar uzanan, sürükleyici, gizemli bir aşk hikâyesi. Nina’nın gerçeği açığa çıkarma konusundaki saplantısı, onları annelerinin geçmişlerinde, ailelerini tümüyle sarsacak ve tamamen değiştirecek bir sır öğrenecekleri, beklenmedik bir yolculuğa sürükler.
İlk sayfasından son sayfasına kadar büyüleyen Kış Bahçesi, hem epik bir aşk hikâyesi hem de yaşamları kesişen kadınların detaylı bir portresi olması bakımından nadir bulunur bir eser. İlham verici şiirsel yazımıyla, son sayfa okunduktan uzun süre sonra bile okuyucunun aklından çıkmayacak.
“Okuyucular, anne ve kızlar yakınlaştıkça hem gülmekten hem de ağlamaktan kendilerini alamayacaklar.”
-Publishers Weekl

Yayın Evi: Pegasus
Yayın Yılı: 2012
Sayfa Sayısı: 512


Birkaç Okuyucu Yorumu:

(Yorumlar Kitapyurdu.com'dan alıntıdır.)
  • Başlarında bitiremeyeceğimi sandığım fakat sonlarında bitmesin diye düşündüğüm keyifli bir kitap...insanın ailesiyle olan ilişkilerini gözden geçirmesini ve her hayatın neler gizlediğini çok güzel bir dille anlatmış yazar...tavsiye ederim.
  • Bu kitap atesbocegiyolu kizlarindan da guzeldi.Tek kelime ile Muhtesem.Hele sonlarina dogru elinizden birakamiyor,bitmesini de istemiyorsunuz. Ama Surpriz bir final ile sonlaniyor.Mendillerinizi hazirlayin.Simdi de ucuncu kitabini okuyacagim.Onunda muhtesem olduguna eminim.
  • Çok güzel bir hikaye, çok güzel bir kurgu. Gerçi ben bazı detayların romanların içerisinde çok fazla anlatılmasına karşıyım bence bunlar aşkı bozan detaylar, her şeyi o kadar derin yazmaya gerek yok. Okuyanlar ne dediğimi anlamışlardır. Fakat olaylar çok güzel kurgulanmış, karakterler çok güzel kurgulanmış. Aşk her millette çok güzel, savaş her millette çok korkunç..  
  • Ilk 200 sayfasına katlanabilirseniz, sonu cok etkıleyıcı tarihi bır roman halını alıyor. Gecmıste gecen kısım cok etkıleyıcı yazılmıs. Sankı bu donemdekını yazan kısı ılkokul ogrencısı, gecmısi yazan nobel odullu gıbı arda adaglar kadar fark var. Ama sırf tarihı okumak ıcın deger. Cok etkıleyıcıydı. 

7 Temmuz 2012 Cumartesi

Bahçemde Yeşeren Umutlar | Debbie Macomber

 Bahçemde Yeşeren Umutlar | Debbie Macomber
Yayın Evi: Martı
Sayfa: 461
Yayın Yılı: 2012
Arka Kapak >>
Aradan uzun yıllar geçmişti. Bu süre içinde yaralarım iyileşmiş, mutlu bir evliliğim ve iki çocuğum olmuştu. Tüm bunlara bakıldığında her şey yolunda gibi görünüyordu ama iç dünyamda hissettiklerim bambaşkaydı…

Eksik kalan bir şeyler, geçmişime dair cevaplanması gereken sorular vardı. Gidilmemiş yollara, gerçekleşmemiş hayallere duyduğum merak sürekli aklımı kurcalıyor, zamanı geri almak ve yarım kalan anıların kapılarını aralamak istiyordum.

Yaşadığımız dünyanın iyi-kötü, acı-tatlı ne çok sürprizle dolu olduğunu anlatan, şaşırtıcı olduğu kadar etkileyici bir roman. Debbie Macomber, küçük Mucizeler Dükkânı ve Bir Yumak Mutluluk’tan sonra yeni kitabı Bahçemde Yeşeren Umutlar ile seriye bambaşka bir lezzet katıyor. 

Okuyan Entel >> 
      Sınavların bitmesiyle her gün her saat kitap okurum hayali kursamda bu biraz olmadı.Hatta uzunca süre elime kitap alamadım.Neyseki komşumuz okumuş beğenmiş kitabı zorla verdide yeniden zevke geldim.
Yazar için çok övgü aldım.İki kitabı da bizzat listemdedir ama bir türlü almak nasip olmamıştı.Bu yüzden kendisiyle ilk defa karşılaşıyoruz.. 
     İlk defa karşılaştığım insanların üzerimdeki etkilerinden pek kurtulamam.Yani kitab beni pek saramadı.Fazla detayları arasında kısmen boğuldum.Sıkıldım.
Kurgusu güzel,karakterleri inceleme tarzı ve hikayedeki incelikler çok güzeldi.Kitabın sonuda güzeldi.Hatta sonu gerçekten etkileyiciydi ama sonuna gelene kadar ben biraz işkence çekmedim değil. 
      Aslında başkarakterin 50 yaşında bir kadın olmasına da sıcak bakamamış olabilirim.50 yaşında bir kadın yaratamadım hayal gücümde.Yani biraz yetişkinlere yönelik bir konusu var.
      Detaylarda boğulmam aksine uzun uzun anlatsın ben her türlü okurum veya sırf sonu için herşeye katlanırım diyosanız buyrun size uygun bir kitap..

Birkaç Okuyucu Yorumu:

(Yorumlar Kitapyurdu.com'dan alıntıdır.)
  • Kitapta insanların kesişiği hayatları, eski geçmişi, ileride neler yapabimesi gerektiği hakkında çok güzel şeyler anlaılmış. Bu kitabı bitirmem sadece 1 gün sürdü. Gerçekten MUH-TE-ŞEM! Keyifle o
  • Okuduğum bir kitaptı. Aile ilişkileri.İlk aşklar.Unutulmayan ayrılıklar.Geçmişi yargılama.Dostluklar.Bu kitapta herşey var...
  •  Debbie Macomber'in tüm kitaplarını soluksuz okudum bitirdim. Bu kitabını da çok beğendim diyebilirim, ama sanki sırf konuyu "Küçük Mucizeler Dükkanı"'na bağlamak için öyle bir son yazmış. Şahsen kitabın sonunda Sussannah'ın annesine vereceği müjdeyi daha farklı olarak düşünmüştüm, ama söylediği şey hayal kırıklığı yarattı bende. Sussannah'ın kalpsiz ve bencil biri olduğunu düşündürttü kitabın sonu. Açıkcası Debbie Macomber bu kitabıyla, önceki kitaplarındaki duygu yoğunluğunu ve ince düşünceyi gösterememiş.
  •  Eger cok bunalmışsanız.. Nefes alamıyorsanız okuyun o zaman bu kitabı cünkü bende aynen böyle yaptımm... olmak istediğim yerde olamıyorsam böyle sıcacık keyifli kitaplara gömüyorum kendimi :) güzeldi...